Paylaş
Kaçıp Türkiye’ye geliyor ama işler umduğu gibi gitmiyor. O yaşta ne bilsin, baskının sadece ailesinde olabileceğini düşünüyor. Ama burada, evdeki baskının iki katını görmeye başlıyor. Kendince çözüm arıyor ve özgürleşmek için cinsiyet ameliyatı geçiriyor. Yine her şeyin daha farklı olacağını, hayatının yoluna gireceğini düşünüyor. Ama yine hayal kırıklığı... Uzun süre iş arıyor; cinsel yönelimi yüzünden kimse iş vermeyince, mecburen parayla cinsel ilişkiye zorlanan insanlardan biri oluyor.
Çocukken doktor veya hemşire olmak istermiş; trans bir birey olarak Türkiye’de bu pek mümkün olmasa da şansını deniyor, sağlık personeli sertifikası alıp sağlık sektöründe iş arıyor, bulamıyor. KOSGEB’in girişimcilik eğitimine katılıyor ama yine zorluklar onu bekliyor.
Ece 2014’te trafik kazası geçirince yüzde 70’in üzerinde engelli oluyor. 2014’e kadar hayatı zaten zor; kaza geçirdikten sonra yürüyemeyince, Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’ndaki arkadaşları ona tekerlekli sandalye alıyor ve Ece bu sandalyeyle seyyar satıcılık yapmaya başlıyor. Hayatı biraz daha kolaylaşsa da hâlâ çok zorlu bir mücadelenin içinde.
Şu anda seyyar satıcılık yaparak hayatını kazanıyor ama daha rahat çalışacağı bir dükkânı olsun istiyor.
Feriköy’de tek başına yaşıyor. Ayakta kalmaya çalışıyor. Kirasını ödemekte zorlanıyor. Evinden de taşınamıyor çünkü 30-35 yıldır oturduğu, alışık olduğu yer orası. Engelli olarak her eve girip çıkmak da zor; şu anda oturduğu eve girip çıkması rahat.
Feminist aktivist ve yazar Dilara Gürcü, Ece için Indiegogo üzerinden bir destek kampanyası başlattı. Amaç, Ece’nin bir yıllık kirasını toplamak. 25 günde 100’e yakın kişinin desteğiyle bu rakama ulaşmaya az kaldı.
Ece her ne kadar kimseden fazla destek almadan hayatını kazanabilmeyi, kirasını ödeyebilmeyi, ayakta kalabilmeyi istese de Türkiye’nin koşulları buna pek izin vermiyor.
*
Sosyal Politikalar Cinsiyet Kimliği ve Cinsel Yönelim Çalışmaları Derneği’nin (SPOD) geçtiğimiz yıl gerçekleştirdiği “Trans Kadınların ‘Alternatif’ İş Deneyimleri” araştırma projesi, trans kadınların adalete ve sağlık hakkına erişmekte, eğitimde ve çalışma hayatında birçok sorunla yüz yüze geldiğini ortaya koyuyor.
Ekonomik haklara erişmekte yaşadıkları sorunlar, aynen Ece’nin durumunda olduğu gibi, trans kadınları seks işçiliği yapmaya itebiliyor. İş bulmaları çok zor, bulsalar bile trans kimlikleri nedeniyle olumsuz tutumlara maruz kalıyorlar. Türkiye koşullarında kimlikleri, hayatta yapmak istedikleri şeylerin önünde engel; kanunlar onları korumuyor. SPOD’un araştırmasında trans kadınlardan birinin söylediği gibi, “Bu ülkede sıradan kadınların iş bulması çok zorken, trans bir kadının 3-0 veya 4-0 geriden başladığı bir hayatta iş bulmak daha zor.”
Kimi sermaye biriktirip kendi küçük işini kurmak, kimi de başını sokacak bir evi bile olmadığı için seks işçiliği yapıyor.
İş bulacak kadar şanslı olanlar çalıştıkları yerlerde, kendi tabirleriyle ‘cüzamlı’ muamelesi görebiliyor.
Aslında gözden ırak olmaları isteniyor.
Bir trans kadın örneğin, bir mağazada önce reyonda, sonra çocuk reyonunda çalıştırıldığını, oradan kasaya geçirildiğini anlatıyor: “Kasadan da çıkardılar, tekrar kadın reyonuna aldılar. Oradan depoya geçirmek istediler; iki ayın sonunda ‘Artık yeter’ dedim. Mağazada bir engelli çocuk vardı, o da depoda çalışıyordu. Firmalar hani sözde engelli çalıştırıyorlar ya? Gözden uzak çalıştırıyorlar akıllarınca.”
*
Çoğunluk kabul etse de etmese de bu toplumda trans bireyler var. Yaşamak, çalışmak, hayata katılmak her insan gibi onların da hakkı. Onları yok saymak, ayrımcılık yapmak veya nefret söyleminde bulunmak açıkça insan hakları ihlali.
“Bugüne kadar hiç yılmadım, yılmayacağım. Çünkü bu ülkede farklı olanlar da yaşayabilir” diyor Ece.
Ve çok haklı.
Paylaş