Paylaş
1– 2001’de Zagreb’de başlayan LGBTT onur yürüyüşleri.
Bu yürüyüşler başladığında, gösteriler sırasında eşcinselleri ve transları dışarıdan gelebilecek şiddete karşı korumakla yükümlü olan Hırvat polisi işini gönülsüzce yapıyordu. Polis, eşcinselleri ve transları korumak zorunda olmaktan hoşnut değildi.
2011’de Zagreb’e göre Hırvatistan’ın daha tutucu bir kenti olan Split’te olaylar çıktı. Buradaki onur yürüyüşünde polis yeterli güvenlik önlemi almadı ve binlerce kişi 200-300 eylemciye taş attı. Yaralananlar oldu.
Bu olaydan sonra LGBTT onur yürüyüşlerinde polisler çok daha motive bir şekilde görev yapar oldu. Siyasi destek de gecikmedi; yürüyüşlere çok sayıda milletvekili katılmaya başladı.
*
2– 2009’da paralı eğitime karşı yeşeren öğrenci hareketi.
Zagreb Üniversitesi Sosyal Bilimler Fakültesi’ndeki öğrencilerin başlattığı hareket kısa sürede ülke çapında tüm üniversitelere sirayet etti.
Hareketi çok sayıda profesör ve sivil toplum örgütü destekledi.
25 gün boyunca hiç ders yapılmadı. Daha ziyade, öğrenciler kendi derslerini tasarladı. Film gösterimleri oldu. Yurtdışından insanlar gelip konuşmalar yaptı. Geceleri tam katılımlı forumlar düzenlendi. Tamamen demokratik bir hareketti, bir lideri veya temsilcisi yoktu. Ve okuldan çok daha eğitici olduğu su götürmezdi.
Üniversiteler özerk olduğu için kampuslara tek bir polis bile giremedi. Haliyle hiç şiddet yaşanmadı.
3– Hırvatistan’ın Gezi’si.
Zagreb’in eski meydanlarından birindeki AVM projesi kapsamında hemen yan taraftaki yaya yolunun altında otopark yapmak isteyen şirket, eylemlerin fitilini ateşledi.
Eylemler 2006-2011 yılları arasında sürdü.
Halk başta pek ilgi göstermedi. Bunun üzerine STK’lar ve aktivistler dikkat çekici eylem metotları arayışına girdi ki medya görmezden gelemesin. Ortaya yaratıcı ve esprili protestolar çıktı.
Eylemlere ilgi giderek arttı ve 2010’da zirve yaptı. Aktivistler yaya yolunun önünde polise göğsünü siper ettikçe, şiddete yakın manzaralar oluştu. Elbette, Hırvat polisi Gezi olaylarındaki polis kadar vahşi değildi, şiddet gösteremeyeceklerini biliyorlardı. Ama Hırvatistan’da bir ilk yaşandı ve 150 gösterici gözaltına alındı.
*
Bu olayları geçtiğimiz hafta TASCO’nun daveti üzerine Barış Araştırmaları Merkezi’nden İstanbul’a gelen Sara Lalic’ten dinledim.
Lalic’in dediğine göre, bu direnişler sayesinde Hırvat halkı kamu yerlerinin özelleştirilmesi gibi konularda çok daha hassas davranır oldu; devletin halka neler sunması gerektiğini konuşmaya başladı, eğitim sistemini sorguladı.
“Mesele bir sokağı ya da meydanı kurtarmak değil. İleride benzeri olaylar yaşandığında halkın tepkisini ortaya koyması. Bu yüzden ilk yenilgide vazgeçmemek gerek” diyor Lalic.
Barışçıl eylemler işe yarıyor mu, diye merak edenlere...
Görünen o ki, hiçbir şey olmasa, halkları uyandırıyor.
Yetmez mi?
Paylaş