Ferrari’sini satan bilge acaba o Ferrari’yi satsa kime satardı?
Ferrari’nin satış politikasını bilenleriniz vardır: 1- Şirket mümkünse malını ikinci ele düşürmeyecek adama satıyor. 2- Olur da malı ikinci ele düşecek olursa takip edip kendisi satın alıyor. Gerekirse ikinci el fiyatının iki katını vererek... Peki Ferrari bunu niye yapıyor? Çünkü böylelikle markasının fiyatının ve prestijinin düşmesini engelliyor. Şimdi Ferrari nereden aklıma geldi? Şuradan... Önümüzdeki ay duyacaktınız zaten, ben şimdiden haber vereyim. Cartier İstanbul’a özel bir saat üretti. Kadranı Boğaziçi Köprüsü ile süslü bir saat... Bu saat Türkiye için sadece 30 adet üretildi. Cartier’nin Türkiye’ye, hatta ıstanbul’a özel saat üretmesine şaşırmamalıyız. Ülkemizde saat piyasası kriz mriz dahi dinlemiyor, genellikle sınırlı sayıda ürünlere en çok ilgi gösteren pazar bu. Üstelik fiyatı 2 bin-10 bin euro arasında değişen pahalı saatlere ilgi çok yüksek. Misal size... Japon saat devi Seiko, faaliyette bulunduğu ülkelerde birkaç adet olarak satmak üzere 100 adet Spacewalk saati üretmişti. 24 bin euro’luk saatlerden Türkiye’de satışa sunulan ikisinin nasıl kapıldığını Aydın Saat Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Aydın, Hürriyet’ten Demet Cengiz Bilgin’e bakın nasıl anlatmıştı: “Saat Basel’deki fuarda tanıtıldığı gün Türk bir saatsever mağazamıza gidip 10 bin TL kaparo bıraktı. Daha mağazada çalışanların, şirkettekilerin saatten doğru düzgün haberi yokken saat satıldı. ıkinci saat de ilk gün gitti. Bir süre vitrinde sergilemek istiyorduk ama hiç fırsat olmadı. Türkiye’de saatleri bu kadar yakından takip eden sofistike bir kitle var.” Türkiye’de saat pazarı 550 milyon euro büyüklükte. Bu rakam Fransa’da 1 milyar euro. Alın kıyaslayın. Türkiye’de bu pazarın kısa sürede en az iki katı büyüme potansiyeli var. Cartier ve Ferrari’ye dönecek olursak... Cartier’nin zarafetine uygun olmayan vasıfta bir müşteri tutup da yanındaki çıtıra hava atmak için Bodrum’un mavi sularına kolundaki saati salıverirse meydana gelecek imaj kaybı okyanus kadar derin olur. Bu nedenle naçizane tavsiyem, Cartier de Ferrari gibi sınırlı sayıda saatlerini satacağı müşterilerden temiz kağıdı istesin, sicil kaydı tutsun. Sözümü tutmayacaksa da şimdiden iyi bir dalgıç firmasıyla anlaşsın.
Sultan için ithal saat
Türkler’in saat aşkı çok eskilere gidiyor. Osmanlı’nın saat tutkusuna bakacak olursak bunun genlerimize işlediğini bile söyleyebiliriz. Doğan Hızlan’ın eski bir makalesinden öğrendiğimize göre... * Saatle Doğu’da kimseler ilgilenmezken Fatih Sultan bir ilktir. Otto Kurz’un “Sultan ıçin Bir Saat” kitabına göre II. Mehmed 1477’deki barış antlaşmasından sonra Venedik senyöründen saat yapabilecek birini istedi. * Saat konusunda bayrağı II. Mehmed’den devralan I. Süleyman oldu. Süleyman’a gelen saatlerden birini ancak 12 adam taşıyabiliyordu. * 15 ve 16’ncı yüzyıllarda Avrupa’da yapılan ve ıstanbul’a yollanan ihtişamlı saatlerde Türk figürleri kahramanlığın simgesi olarak rol alıyordu. * Sarayda saatleri tamir edecek özel eğitimli içoğlanları bulunurdu. * 17’nci yüzyılda Cenevreli cep saatçileri kolonisi Galata’ya yerleşti. Bunlardan biri Jean-Jacques Rousseau’nun babası Isaac Rousseau’ydu.