Paylaş
Mesela restoranlarda sandalyenizde dikkatli oturunuz. Kotunuzun, poponuzun yarısını göstermediğine, g-string’inizin arkanızdaki insanlara “Afiyet olsun” demediğine emin olunuz.
Sıcak havalarda tişört giydiğinizde kol altlarınızdaki koyu halkalarla “Ayy canııım, çok özlemişim seni” diye arkadaşlarınıza sarılmayınız.
Üstelik söyler misiniz, ter kokusu aldığınız bir arkadaşınıza bunu söyleyememenin azabı kadar insanı bitiren ikinci bir durum var mı şu hayatta? Bugüne kadar hiç söylemeyi denemedim, o nedenle tepki de almadım fakat özellikle burnu bir av köpeği kadar hassas olan benim gibi insanların en büyük kabusudur bu durum, bilhassa da yaz aylarında...
Ne yapmak lazım acaba?
Aslında söylemek ayıp değil, dostane bir uyarı olacak şüphesiz ama karşınızdakini kırmadan bunu yapmak çok zor.
Gelelim vücut tipine göre giyinme meselesine. şimdi, efendim, kendinizi iyi hissetmek için illa zayıf, ideal varsayılan ölçülerde olmanız gerekmiyor. Doğru kıyafeti, doğru kombinasyonu bulunca iş şıp diye çözülüyor. “E, herhalde, onu biz de biliyoruz” demeyin hiç.
Yapabiliyor musunuz, onu söyleyin. Ben size söyleyeyim. Yapamıyorsunuz. Her sabah gardırobunuzu açıp “Giyecek bir şeyim yok, ühhüh” diye hunharca kıyafetleri eşeliyorsunuz. Sinir harbi içinde üstünüze bir şeyler geçiriverip “Bu hiç olmadı ama neyse” deyip, kendinizi dışarı atıyorsunuz. Değil mi?
Uzman eli değsin, bir ömür rahat geçsin!
Şimdi, bu kadar kadın hep bir ağızdan “Giyecek bir şeyim yok” deyince, bu konuyla ilgisi bulunan bir mesleğin giderek yükselmesi kaçınılmazdı elbette.
Stil, gardırop, kişisel alışveriş danışmanlığı mesleğine ne kadar aşinasınız bilmem. Eskiden olsa “Aman ben beceriyorum bu işi zaten, ne gerek var adam tutmaya” der, bunu dünyanın en gereksiz işi bulabilirdim. Ama meselenin içine girince, detayları öğrenince işin rengi biraz değişti. Kabul etmeliyim ki bu meslek, birçok kadının hayatını kurtarır.
Yakın bir zamanda bu işi yapan iki kişiyle, Melis Perez ve Sedef Temel’le tanıştım. Bu iki arkadaş Vanilya Danışmanlık isimli bir şirket kurmuşlar. Önerilerine kulak vermeli: Mesela diyorlar ki, aslında her renk herkese yakışır. Mühim olan doğru tonu bulmak. Bu nedenle gelip size renk analizi yapıyorlar, ardından da yüz ve vücut analizi... Tam olarak ne giymeniz gerektiğini size bir bir anlatıyorlar. Sizin için alışveriş yapıyorlar. Gardırobunuzda halihazırda bulunan kıyafetlerle mucize kombinler yaratıyorlar (işte buna bayıldım)...
“Kendi düzenimi ben ayarlarım” diyorsanız bir şey diyemem ama bu iki arkadaşın yaptığı bir kerelik iş, insanı bir ömür boyunca gardırop karşısında çaresizce durmaktan kurtarıyor.
www.vanilyadanismanlik.com’a bir göz atmanızı öneririm...
7/24 bilgisayar yardımı isteriz!
Laptop’umun, PC’min bozulmasından pek korkarım. Pek korktuğum için hep bozulur. Evdeki bilgisayar bozulalı 3 ay filan oluyor herhalde. Kucaklayıp yaptırmaya götürmeye üşendiğim için aynen duruyor. Ara sıra şöyle bir tokatlayıp açıyorum bakalım düzgün çalışacak mı diye ama pek bir değişiklik olmadığını görünce fişini çekip bırakıyorum. Bilgisayar da sinirleniyor hani, hissediyorum. Bir daha şaplak atarsam “Yeter be” diyecek, yanlarından kollar çıkacak ve bana tokadı basacak sanırım.
Şimdi ne yapacağım ben? Koca kasayı kucaklayıp bilgisayarcıya mı götüreyim yani?
Kadıköy’de oturduğum zamanlar bilgisayarcıların bulunduğu Yazıcıoğlu Pasajı’na giderdim. Orası da pek hoş bir yer değil gerçi.
Siz kucağınızda bilgisayarla yürürken pasajın etrafında ellerini cebine sokmuş dolaşan kimi tipler “sidilazımmı” diye yaklaşır. “Lazım değil kardeşim” deyince de sanki hiç duymamış gibi ellerindeki kopya oyun, program, porno çeşitlerini sıralar. Sadece orası değil, bilgisayarcıların toplu halde bulunduğu her yerde durum budur. O yüzden hiç gitmiyor ayaklarım böyle yerlere... Birileri gelsin, sihirli değnekle dokunsun, bilgisayar tamir olu-oluversin istiyorum. Diyorum ki, bu bozulan bilgisayarlarla ilgilenen bir acil hat olsa...
Geceydi, gündüzdü, kuşluk vaktiydi demeden gelip bozuk kompiterlerimizle ilgilenecek birilerini gönderse. Geçen akşam bilgisayarım durduk yere kilitlendi sonra da kapandı, açılmadı bir türlü.
Laptop’tan birkaç foruma girdim, MSN aracılığıyla bilgisayardan anlayan birkaç arkadaşıma sordum, ama ne desinler ki görmeden?
Neyse ki ankesörlü telefonu uçan tekme atarak kendine getiren bir nesilden geliyoruz, bilgisayarı da şöyle bir sallayınca açıldı. Peki ya açılmasaydı?
Bu 7/24 acil yardım hattı projesi bana iyi bir fikir gibi geliyor açıkçası...
Paylaş