Paylaş
Hayvanlara işkence edenler, insanlara işkence edenler, Twitter’daki ünlülerin sözlerine ağza alınmayacak cümleler ve medeniyetten uzak dille laf yetiştirenler...
Düşüncesini beğenmediği insanı “terörist”, o da olmadı “vatan haini” ilan edenler...
Sağduyudan yoksun ve ayarsızlığın tavan yaptığı, iyi ile kötünün ayrımının olmadığı, tüm kavramların birbirine karıştığı bir dünya...
Pek çok sosyal medya kullanıcısına hesaplarını kapattıran, kapatmayanların ise paylaşımlarını sınırlamalarına sebep olan bir dünya...
Bir önceki gün, üniversitelerde yapılan ihraçların adaletsiz olduğuna yönelik bir paylaşımda bulunan Cem Yılmaz’ın tweet’inin altında yazanları görenler, herhalde insanlığa dair inançlarını sorgulamışlardır.
Saygısız, tahammülsüz, etiketleyici, ego merkezli, “benim gibi düşünmeyen ölsün”cü bir araba laf... Aşağılamalar, hakaretler, iğrenç küfürler...
Ne ararsanız var. İnsana “görmez olaydım bu cümleleri” dedirten korkunç ifadeler...
Sapla samanın birbirine karışması, kavramların eğilip bükülmesinin ne kadar tehlikeli bir hadise olduğu malumunuz.
Belki de en çok böyle zamanlarda ortaya çıkıyor konunun vahameti.
Ülkesini seven, çalışkan, aydınlık insanlar, bilim adamları, sanatçılar, ülkesi için iş üreten insanlar, tek meziyeti Twitter’da hesap açarak sağa sola saldırmak olan vasıfsızların hedefi oluyor.
Ağızlarında da iki kelime: Ya vatan haini ya da terörist.
Karşısındaki kendi gibi düşünmüyor mu?
O zaman vatan haini.
Olmadı terörist.
Olmadı “defolsun
gitsin”...
Gerçek teröristlere ne diyelim?
Bu tehlikeli kelimeler bu kadar kolaylıkla ve rahatlıkla kullanılıyorsa, gerçek teröristlere, gerçek vatan hainlerine ne diyeceğiz?
Nasıl isimlendireceğiz onları?
Mesela polisimize, askerimize, küçücük çocuklara, bu güzel ülkenin güzel vatandaşlarına bedenine bomba sarıp patlatmak suretiyle kıyan canavarlara ne isim vereceğiz?
Bu canavarlarla aydınlık insanları aynı kefeye mi koyacağız?
Siyasi oyunlar uğruna vatan sevgisi kavramını eğip bükerek destekçilerinin aydınlık insanlara dahi “vatan haini, terörist” diye saldırmasını sağlayanlar, ne kadar tehlikeli bir oyun oynuyorlar oysa...
İşte, insanı en çok bu adaletsizlik üzüyor.
Sosyal medyadan yayılan kötülüğün en çok bu yönü etkiliyor hayatı.
Sırf siyasi amaçlar yüzünden insanların birbirleriyle iletişim kurmak için sahip oldukları becerileri kullanmayı reddetmeleri insanı ümitsizliğe sürüklüyor.
“Şuraya gayet kibar bir dille yazdıklarımın altına yazılanlar acı bir tablodur” diyor
Cem Yılmaz.
Haklı.
Toplumun ayarlarıyla oynayanlar bu tehlikeli oyuna devam ettikçe, bu acı tablo ne yazık ki sürecek.
Artık birleştirici, sakin, dostane bir dil duymaya ihtiyacımız var.
Böyle bir ortamı sağlamak için harekete geçen tüm siyasetçiler, toplumdan alkış alacak...
Tatlı söze, gergin olmayan siyasetçilere, herkesi kucaklayan yöneticilere, birbirlerine saldırmadan iletişim
kuran insanlara
hasret kaldık.
Paylaş