Paylaş
Televizyon ve basılı yayınlar yetmez, “Medyanın her alanında efektif bir sansür mekanizması çalışacak” olarak anlıyoruz bunu elbette, ne yazık ki.
Bir kere şurada anlaşalım:
Twitter’da, doğruluğu teyit edilmeden paylaşılan, yayılan ve binlerce kişiyi etkileme potansiyeline sahip birçok bilgi/görüntü/fotoğraf mevcut. Sağlıklı bilgi edinebildiğimiz kadar, türlü tuzaklara da düşebiliyoruz.
Fakat “provokasyon” tarafından daha önemli bir fonksiyonu bulunuyor Twitter’ın...
Yüreğimiz ağzımızda geçirdiğimiz iki haftalık süreç içinde hayat kurtardı, anında doğru bilgi akışı sağladı ve demokratik hakkını kullanırken polisten orantısız şiddet gören barışçıl vatandaşların kendilerini korumalarını sağladı.
Zira doğru haber almak konusunda “normal” demokrasinin bulunduğu devletlerde devletin üstlenmesi gereken görevleri vatandaş kendi kendine üstlenmişti, Twitter da buna aracı olmaktaydı.
Peki siyasetçilerimizin niçin etekleri tutuşuyor sosyal medya deyince?
Esasında konuya doğru yerden yaklaşsalar, tutuşmayacak.
Hâlâ “bugünün teknolojik koşulları” ile barış yapmış değiller. Hâlâ anlamıyorlar o eski köhne siyaset numaralarının çalışmadığını.
Öyle bir çağdayız ki yalan söyleyemezsin, dilediğin gibi manipülasyon yapamazsın, kabak gibi ortadadır çünkü hayat. Ne yaşanıyorsa, anında ortaya çıkar ve yayılır.
Önünü alamazsın.
Yahu, insan 2013 yılında hayalinde bir toplum yaratır ve o toplumun tüm bireylerini o hayale uyduruncaya, canını çıkarıncaya kadar uğraşır mı? Böyle bir şey mümkün mü? Elbette değil ama insan uğraşıyormuş demek.
Ama olmuyor işte... Kendi televizyonlarımız kan ağlar, penguen belgeselleri ve “her şey normal” programları ile yayınlarını sürdürürken, yayın yapan kanallara “bunu da gizle CNN, bunu da gizle Reuters, bunu da gizle BBC” diyerek o gemi yürümüyor.
İnsanlar canhıraş Twitter’dan doğru bilgi almaya çalışır ve Halk TV - +1 arasında mekik dokurken, “ya bunu kimse görmüyorsa” diye endişelendi mesela.
Dünya içinde bulunduğumuz vaziyeti görmeseydi, işte esas o zaman çok tuhaf olurdu.
Göz göre göre yalan
Tabii hâl böyleyken siyasilerimiz için büyük bir bela Twitter, çünkü kontrol edilemez görünen bir
yapısı var...
Topluma şekil vermeye karar vermişsen, ancak posta güvercinine izin vereceksin ki havadis 20 günde ulaşsın karşı tarafa. Tepkiler yavaş olsun, devlet vatandaştan daha atik davranabilsin.
Ah işte, diyorum ya, bir anlasalar...
Yok artık öyle bir dünya.
- Eğer sen ülkende meydanlar karışmışken, televizyon kanallarını penguen belgeseli yayınlamak zorunda bırakacak kadar sansür baskısı kurarsan...
- Vatandaş demokratik hakkını kullanırken, onları orantısız şiddete maruz bırakmış ama onları ısrarla “marjinal, terörist” diye yaftalamışsan...
Halkın doğru haber alabileceği mecraların sesini kısmış, bir de üstüne devlet adına yapılan her açıklamada açıkça yalan söyleme hakkını kendinde bulmuşsan...
- İnsanlar canlı yayında şiddetin boyutlarını izlemekte iken “Hiçbir şey yok, her şey yolunda” mesajı vererek yine vatandaşını açıkça yalana maruz bırakmışsan...
Vatandaş “Tek çare Twitter’dan haberleşmek” demeyecek de ne yapacaktı?
***
Tabii Twitter’ın da sesini kesmek zor olmasa gerek.
Esas soru şu: Ülkemizi yönetsinler diye teslim edilmiş koltuklar, siyasilere toplumu şekillendirme uğruna yalan söyleme, sosyal medya araçlarına sahip olmayan halkı yanlış bilgilendirme hakkı mı verdi?
O koltuklar, canlı yayınlarda, kürsülerde, her mikrofon uzatıldığında kâh sakin, kâh yüksek perdeden gerçekleri çarpıtma hakkı mı verdi?
Ülkeyi yönetmekle görevlendirilmişlerin, sağduyulu, barışçıl, sakin, bölücü-kutuplaştırıcı değil birleştirici olması, 76 milyonun 76 milyonunu da eşit olarak düşünebilmesi için, iktidar tarafından belirlenmiş vatandaş profiline mi sahip olmak gerekiyor?
Göz göre göre önümüzde yalan söylerken, size tekrar güvenmemiz için ne yapmak gerekiyor?
Paylaş