Paylaş
Yetmez. Gün içinde alaka içinde bulunduğunuz herkesin peşine dedektifi salıp, tuvalet kullanım alışkanlıklarını izlettirmek lazım. Çıkınca ellerini yıkıyor mu? Tuvaleti bulduğu gibi bırakıyor mu?
“Düzgün” olarak nitelendirebileceğimiz insanların birçoğunun, korkunç tuvalet alışkanlıkları olduğunu “süper cool” mekanların tuvaletlerinden rahatlıkla anlayabilirsiniz mesela.
Podyumdan az önce inmiş gibi görünen, tuvaletten çıkmadan üç galon parfüm dökünen havalı kadın, kendi üstüne gösterdiği özenin binde birini kullandığı “lavabo”ya göstermez. Sen onun idrar kalıntılarına maruz kalmak, “unuttuğu” sifonu çekmek zorundasındır, yoksa kendi mide bulantın bir kenara, bir sonraki kullanıcı için “tuvaleti pis bırakan terbiyesiz” konumuna düşersin.
Ha, bir de meşgul olduğu son derece belli olan tuvalet kapısını defalarca çalma, yerinden sökecekmiş gibi ittirip-kaktırma, konusu var ki, bu da başlı başına bir yazı konusu olabilir.
Kapının sıkıca kapalı olması ve üzerinde kırmızı işaret bulunması içeride bir insan olduğuna dair asla yeterli bir kanıt değildir... İlla 3 ay kira alamamış ev sahibi hıncıyla yumruklayıp zorlayacak o kapıyı...
Erkeklerin durumu daha fena. Temizlik açısından tabii. Sanırsınız tuvaletten çıkarken el yıkamak memlekette yasaklanmış. Sonra ne yapıyor? Penisini tuttuğu
eliyle tokalaşıyor, sizin dokunduğunuz yerlere dokunuyor, hatta hamburger, salata yapıyor.
Çok insanın tuvalet alışkanlıkları böyleyken temizini bulmak hele ki yaz aylarında daha da zor. Bakın çok net konuşuyorum, bir mekanın en belirleyici özelliği tuvaleti. Tuvalet temizse olay tamamdır.
Bir de benzinci gibi mecburi girilen yerlerde karşılaşılan manzaralar var ki... Şimdi bu sıcak yaz günü bunları detaylandırmayalım isterseniz. Alafranga tuvaletin üzerine tünemeyi başaran kadınların o anda beyinlerinin içine girmek isterdim.
Onları Cirque du Soleil akrobatlarından daha becerikli ve başarılı buluyorum.
Galiba ilk defa yaz mevsiminin hızla geçmesini istiyorum.
Bir öneri: Temiz ve Kirli
Seneler önce bir sahafta rastladığım ve hâlâ açıp ara sıra karıştırdığım bir kitap var, adı “Temiz ve Kirli”. Yazarı Georges Vigarello. Temizliğin, insanlık tarihi içindeki gelişimini anlatıyor.
Bulabilirseniz alın, hatta el yıkamaz, tuvalette varını yoğunu etrafa saçmadan çıkmaz arkadaşlarınız için de birer tane kapın.
Belki büyük bir “uyanış”a sebebiyet verirsiniz.
Yemin ediyorum zaman makinesi icat edilirse kendi pisliği içinde oynaştıktan sonra bir galon parfüm sıkmayı tercih eden havalı kadınlarımız ve fermuarını çektiği gibi kendini dışarı atan erkeklerimizi ortaçağa göndereceğim.
Kanalizasyon sistemlerinin olmadığı, temiz su bulmak için musluğun altına elini sokmaktan çok daha fazla çaba harcadığın bir yere.
İki ay “Survivor” kıvamında kalsınlar bakalım, bugüne döndüklerinde “gözünü sevdiğimin fotoselli musluğu” deyip suya sabuna sarılmıyorlar mı?..
Bir düzeltme
Salı günkü Habitus’ta, Fenerbahçe True Blue’daki tüm konserlerin Fenerbahçe Orduevi’nden gelen müziklerle karıştığını ve ortaya berbat bir durum çıktığını söylemiştim.
Hatamı düzeltmek isterim, o gürültünün sahibi orduevi değil, TCDD tesisleriymiş. Zira orduevi çok daha ileride bulunuyor, Kadıköy’ü karış karış bilmeme karşın
dikkatsizlik ederek karıştırdım, lütfen kusuruma bakmayınız.
TCDD’nin True Blue’nun hemen yanında bulunan mekanın bahçesi, yaz aylarında düğün yapmak isteyenler için kiralanıyor, sadece True Blue’daki konserlerin değil, çevre sakinlerinin de karabasanı olmuş.
Kadıköy Belediyesi’ne duyurulur!
Paylaş