‘Türk sarışını’ bitti, yeni moda ‘Türk Rapunzel’i...

Sırrını sonunda keşfettim sevgili popo çatalına kadar uzattığı saçlarını savuran Habitus okuru!

Haberin Devamı

Ben de diyordum, kadınların saçları hangi ara bu kadar uzadı.

Peruk, postiş, çıtçıt meseleleri almış başını yürümüş!

Olayımız şöyle: Kuaförümüz, orta uzunlukta veya kısa saçlara sahip kızımızı aynanın karşısına oturtuyor. Elinde bulunan 4-5 parça ek saçı kızımızın başının çeşitli bölgelerine dengeli görünecek biçimde tutturuyor. Sonra o tutturulan saçlar kızımızın gerçek saçıyla karışıyor, bir güzel fönleniyor, kıvrılıyor, hatta boyanıyor ve salona nispeten Kınalı Yapıncak olarak gelen kızımız, Rapunzel olarak çıkıyor.

Belki hiç o gözle bakmadığınız için fark etmiyorsunuzdur, bundan böyle çok uzun saçlı kadınlara -doğal görünüyor olsa bile- dikkat edin. Gördüğünüz 5 kadından en az ikisinin saçlarının ekleme olduğunu fark edecek, şaşıracaksınız.

Bugüne kadar hep burun kıvırarak baktım bu saç ekletme meselesine. Hele o diplerindeki ek yerleri belli olmuyor mu, erkeklerin sandalet giymesinden sonra şu hayattaki en mide bulandırıcı görüntüdür herhalde.

Tabii iyi nitelikte gerçek ya da sentetik saç kullanılarak yapılan başarılı örnekler de var. Bakınız Beyonce’ye. Grammy ödüllerindeki performansında hınçla savurduğu saçlarının gerçek olduğunu sanıyorsanız sizlere “Peruk dünyasına hoş geldiniz” demek isterim.

Peki, ben bu konuya nereden geldim? Tamamen tesadüf... Pazar günü Pelin’le bir bijuteri mağazasında alışveriş yaparken peruk ve ek saçların bulunduğu bölüme girdik. Maksat gırgır yapmak. Çıtçıtları, postişleri kafamıza geçirip eğleniyoruz...  Satış görevlisi de akıllı tabii, baktı peruk alacağımız filan yok, çocuk gibi oynuyoruz, derhal harekete geçti.

Saç rengime uygun 3-4 adet çıtçıt getirdi ve kendi kendime asla beceremeyeceğim düzgünlükte, o çıtçıtları saçlarıma yerleştirdi.

İşte o anda eğlence bitti arkadaş! Bir anda gözyaşlarına boğuldum. Abartıyorum tabii de, ne kadar özlemişim uzun saçlarımı. Niye kestirdiysem zaten!

Neşem yerine geldi, yemin ediyorum. Derhal satın aldım o çıtçıtları.

Bu arada eğlenen sırf biz değiliz. Kadınları görseniz, hepsi şekerci dükkanına girmiş çocuk gibi. Meğer ne meraklıymışız uzun saça...

Haberin Devamı

Saç “çeşitleri”!

Haberin Devamı

Mağazada peruk bölümünde çalışan çocukcağızı esir aldım. Artık “ek saç” konusuna sanıyorum tamamen hakimim. Durun da size biraz anlatayım... Bir kere bu alanda teknoloji pek gelişmiş. Artık sentetik saçla gerçek saçı görünüm olarak birbirinden ayırmak pek zor!

Gerçek saçla yapılan peruğun hikayesi ise köylerde başlıyor. “Saç toplayıcısı” denilen birtakım adamlar (ki onlar da genellikle Niğde’den çıkarmış) Anadolu’nun ve Trakya’nın köylerinde gezer ve saçlarını satmaya niyetli kızları bulur, bir güzel kesermiş. Sonra saçları kuaförlere, perukçulara satarmış.

İşte esas mesele bundan sonra başlıyor. Kuaförler ya da saç üreticileri o saçı işliyor, boyuyor, şekillendiriyor, bitlenmesini engelleyen kimyasallar ve koruyucular sürüyor ve kullanılacak hale getiriyor... ıstanbul’da bu dünyanın merkezi, malum, Tarlabaşı’ndaki perukçular...

Gelelim sentetik saçlara. Onların da türleri var. Isıya dayanıklı sentetik saçlar var mesela, aynı gerçek saç gibi fönlenip şekil verilebiliyor. O yüzden en çok bunlar tercih ediliyormuş. Sıradan sentetik saçı sıcak suda yıkayıp fön makinesiyle kurutursanız keçe gibi oluyor. (bkz. Küçükken Barbie başta olmak üzere oyuncak bebeklerin saçını yıkayınca gerçekleşen yellozlaşma...)

Haberin Devamı

Ne hissettiriyor?

İyi yapıldığı ve takıldığı zaman güzel duruyor ama görünüş bir yana, “ek saç” meselesi kadınlara ve erkeklere ne hissettiriyor? Twitter’da nabız yokladım. Buyurunuz sonuçlar:

Faruk: “Olmaz. Bu kadar net. Neden? Elimi o saçtan geçiremiyorsam ne anladım ben o kadından.”

Serap: “Kaynak yerleri görünmediği sürece sorun yok, hele o kısa saçlar kaynakların üstünde çalı gibi durmuyor mu ıııy...”

Ve enteresan bir yorum “Bence aldatılmak gibi bir şey!!” diyor Mehmet...

hürriyet.com.tr yazarı Ayşe Aral: “Dünyanın en pis şeyi, tiksindirici, erkek olsam kaynak saçlı hatuna elimi sürmem...”

Habertürk yazarı Oben Budak: “Dokunma hissi çok kötü, saçının arasında bir şey kalmış gibi. Bir de mümkünse kısacık saçlara yapılmasın, aşırı komik duruyor.”

Efendim, peruk ve ek saç dünyasına hakim oldum, sırada kaynak saç dünyası var. Bakalım, biraz araştırayım en son yenilikleri, havadisleri bulayım, bakarsınız bir hafta sonra benim saçlar iki karış uzamış!

Onu bunu bilmem de, benim “saç güzelliği” konusunda referans noktam Bennu Gerede’dir arkadaş!

Birazdan tahta bavulumu ve bağlamamı alacak, Haydarpaşa Garı’nın merdivenlerinde durup “Seni yeneceğim Bennu Gerede” diye bağıracağım!

Not: Bu dediğim “şekerci dükkanı” Bağdat Caddesi’nde, Suadiye civarında Takıştır isimli bir bijuteri mağazası. Meraklılarına duyurulur, gidin bir bakın, kafayı yiyeceksiniz!

Yazarın Tüm Yazıları