Paylaş
Hele ki geceyse, yağmur sinsi sinsi yağıyorsa ve görüş mesafemi burnumun dibinden ötesini göremeyeceğim şekilde kısıtlamışsa...
İşte aynen böyle bir günde; daha doğrusu gecede önüme bir araba fırlayıverdi.
Çarpmayayım diye frene öyle bir bastım ki, neredeyse ayağım ön taraftan çıkacaktı...
Ani bir u dönüşüyle önüme atlayan araca ortadan girmemek için direksiyonu kaldırıma doğru kırdım, çarpmaya neredeyse 1 santimetre kala durmayı becerebildim.
Kaldırım yüksekti, o nedenle sen, lastik, oracıkta sıkış. Patla.
Hareket ettiğimde baktım benim araba sağa sağa gidiyor, hah dedim yandık. Işimiz var.
Bu arada sanıyorum ki, öndeki az ileride duracak, ineceğiz araçlardan, zayiat var mı diye bakacağız!
Normali budur, değil mi yani.
Tabii ki serseri şoförleri adeta bir mıknatıs gibi çeken keko Habitus, yan yan giden arabasıyla enayiliğine doyamamakta.
Çarpmayayım diye kendimi feda ettiğim araç, hızla kaçmakta! Senin kız da camdan başını çıkarmış “Keşke çarpsaydım yahu!!” diye bağırmakta!
* * *
Evet! Çarpsaydım keşke... Adam mecburen duracaktı! Şimdi gecenin karanlığında tehlikeli bir yolda, başkasının sebep olduğu bir durum yüzünden kalakaldım!
İn yok, cin yok!
Hızla otomobillerin geçtiği ve cep olmayan bir yolda, sağda adeta sap gibi durmaktayım.
Canım öyle istediği için durduğumu sanan araçlar, hınçla korna çalarak yanımdan geçiyor. El kol yapmaktan bitap düşmüşüm. Kimsenin durduğu-duracağı da yok hani. Dursa en sevimli halimi takınıp diyeceğim, “A be bir el atıver şu lastikcağıza.”
Sonunda pes ediyor ve aracımın oto yardım servisini arıyorum.
Diyorum ki, “Ben bir kızım, ofsayt ne demek bilmiyorum ama futbol maçı izliyorum, nota bilmiyorum ama müzik dinliyorum, lastik değiştirmeyi bilmiyorum ama araba kullanıyorum. Yardım edin, lütfen.
Usta diyor ki “Ne diyon sen kardeş?”
“Lastik patladı, geliniz diyorum özetle ustacığım. Siz bana bakmayınız.” diye cevap veriyorum.
Bu arada öyle bir pozisyonda duruyorum ki arabaların önüne atlasam daha tehlikesiz olur!
Hem gece, hem pis bir yağmur var, hava buz gibi, göz gözü görmüyor... Zincirleme trafik kazası için ideal koşullar var yani... Biri bir dikkatsizlik etse gümmm diye arkadan çarpacak bana.
Kaçan adamın beni bıraktığı tehlikeli duruma bakar mısınız?
Hemen 155’i aradım, serseri kardeşin plakasını verdim, ardından karakolu aradım ve bir ekip göndermelerini rica ettim. Tehlikeli bir yolda, tehlikeli bir biçimde durduğumu, lastiğim patladığı için aracı hareket ettiremeyeceğimi, ettirsem bile aracı çekecek güvenli bir yerim olmadığını belirttim.
Önce “yeni kanuna göre taraflardan biri kaza yerinden ayrıldıysa ekip göndermiyoruz” vs. gibi bir şeyler söylediler ancak yalvar yakar bir ekip gönderildi sonunda.
Tutanak için ben gidecekmişim merkeze.
Yani, düşünün -Allah göstermesin- büyük bir kaza yapıyorsunuz ve karşı taraf gazlayıp kaçıyor, sizi orada bir başınıza bırakıyor.
Adam kaçmayacak, duracak, o zaman tamam. Gelsin ekipler.
Böyle saçmalık olabilir mi? Yok öyle bir şey elbette. Aman diyorum, Karayolları Trafik Kanunu’nu iyi okuyun. Haklarınızı öğrenin. Bunu bilmesem “Ha, oldu” deyip telefonu kapatacağım. Bir başıma kalacağım.
Neyse, ekipler geldi, ifademi verdim, şikayetçi oldum. Hatta dava görüldüğünde uzlaşmayacağımı belirttim. Iyi de ettim...
* * *
Canımızı tehlikeye atan adamlarla hep uzlaşıyoruz. Umursamıyoruz. “Aman, ne uğraşıcam delilerle” diyoruz, unutuyoruz gidiyor...
Sonra trafikte terör estirmeye, alkollü araç kullanmaya, kadın sürücüleri taciz etmeye, küfür basmaya devam ediyorlar.
Bu defa ben bu işin peşini bırakmayacağım, çok rica ediyorum, siz de trafik terörü estiren adamlara “Aman bırak, gitsin” demeyin, bu da sizden ricam. Illa kaza maza olması gerekmiyor. Kim magandalık yapıyorsa, canınızı tehlikeye atıyorsa, alın plakasını, şikayet edin.
Yoksa yollar insan kapanı olmaya devam edecek...
Olmak istemem...
Massimo Tartaglia...
Silviyo kardeşimin burnunu kırdı, güzelliğini bozdu! Üstelik dudağı kesilmiş, iki dişi de kırılmış...
Vallahi âlemsin Tartaglia. Adamı fena tartakladın Tartaglia! Seni Italya’da zor günler bekler Tartaglia! Arrivederci.
Kıvanç Tatlıtuğ ve Robert Pattinson...
Biri bizim buralarda, biri Amerika’da kızların hücumuna uğruyor malum. Şöyle kalabalık bir yerde elini kolunu sallaya sallaya huzurla yürümeyeli ne kadar olmuştur acaba?
Paylaş