Paylaş
Hatırlayın, eskiden Amerika’da gösterilen güncel bir dizinin iki sene sonra Türkiye’ye getirilmesi normal sayılırdı, şimdi diziler orijinal yayınından sadece saatler sonra Türkiye izleyicisiyle buluşuyor.
Hatta Amerika yayınından önce Türkiye izleyicisiyle buluşan Blu TV dizisi “Young Pope” gibi örnekler bile var.
Rekabetin kızışması, hem geleneksel televizyonculuğu, hem de internet üzerinden yayın yapan yeni nesil dijital platformları değiştiriyor, geliştiriyor.
Kısa zamanda, izleyici için çok şey değişti Türkiye televizyonlarında...
Kanalların ve dijital platformların eski içeriklerle bıktırdığı, 5 yıl öncesinin dizilerini, 3 yıllık reality show’ları ısıtıp ısıtıp sunduğu dönem çok uzaklarda değil.
Bir bakıma “izleyicinin enayi yerine koyulduğu dönem” diyebiliriz aslında...
Sürekli eski dizilerin, eski programların döndürüldüğü, dünyayı takip etmek isteyen izleyicilerin, elde başka bir seçenek olmadığı için, (aslında bir seçenek olmaması gereken) korsan sitelere yöneldiği dönem...
Şimdi işler değişti, tüm televizyon dünyası en sıkı içeriği tüketiciye sunmak için birbirleriyle yarışıyor. Kızışan rekabette en önemli rol teknolojinin ve internetin geldiği nokta elbette.
Yayıncılar biliyor ki artık izleyici, bir biçimde internet üzerinden arzu ettiği içeriğe ulaşmak isteyecek ve ulaşacak.
Yeni içerik sunmadıkça, eski yapımları döndürüp durdukça izleyici kaybedeceklerinin bilincindeler.
Kullanıcının istediği saatte, istediği kadar içerik izlemesini sağlayan platformların varlığı giderek bir baskı unsuruna dönüşüyor onlar için. Ekonomik açıdan yükselmek isteyen herkes, sağlam içerik sunma zorunluluğunun farkında.
İnternette video yayını yapan dijital platformlar televizyon dünyasını baştan aşağıya dönüştürüyor.
Artık izleyici, sevdiği dizi, film veya belgesel için belli bir güne ve saate saplanmak zorunda değil, bu da izleyici için özgürlük, platformlar içinse bir rekabet alanı demek.
Yakın bir gelecekte izleyiciyi korsan siteler üzerinden dizi izlemekten vazgeçirecek olan tek faktör, cüzi bir miktara internet üzerinden video yayını yapan servislerin varlığı olacak. Bu, çok önemli bir dönüşüm demek.
Blu TV, Puhutv, Netflix Digiturk’ün Dilediğin Yerde uygulaması veya henüz ülkemizde olmayan Hulu gibi internet üzerinden yayın yapan video servisleri, korsan yayının sonunu getirecek.
Çünkü izleyici, artık arzu ettiği içeriğe yasal olarak, yüksek kalitede hizmet sunan ve cüzi bir miktar ödeyerek ulaşabileceği video servislerini tercih edecek.
Korsan böyle bitecek
Müzik konusunda “korsan” meselesinin nasıl bittiğini hatırlayın...
İnternetten illegal biçimde mp3 indirmenin neredeyse “normal” sayıldığı, telif haklarının ayaklar altında olduğu günlerden, herkesin Spotify ve Deezer gibi uygulamalar üzerinden legal yolla müzik dinlediği günlere gelebildik. Bu nasıl oldu?
İnternette yayın yapan müzik servisleri, kullanıcısına cüzi bir miktar ücret karşılığında milyonlarca şarkıya erişebileceği, aradığı her tür müziği, aradığı her şeyi kolaylıkla bulabileceği bir kitaplık sundu.
Az miktarda ücret ödeyerek, üstelik kolayca dev bir müzik kütüphanesine erişen herkes, korsan yollardan müzik dinlemenin daha zor bir iş olduğunu fark ettiğinde, aplikasyonlar aracılığıyla müzik dinlemeyi tercih eder oldu.
İşte, her nasıl Spotify ve Deezer gibi uygulamalar müzik dünyasını değiştirdiyse ve kullanıcıyı makul bir ücret karşılığında legal yoldan müzik dinlemeye ikna ettiyse...
Her nasıl “İllegal ama bedava erişim mümkünken neden müziğe para ödeyeyim” zihniyetini değiştirebildiyse...
Netflix, Blu TV, Puhutv ve benzeri internet televizyon ağları, izleyicileri illegal film ve dizi siteleri yerine legal yoldan arzu ettiği içeriği izlemeye ikna edecek.
İkna etmek bir yana, katlanarak artan sayıda izleyici, bunu isteyerek, gönüllü olarak yapacak; çünkü önünde kolaylıkla erişebileceği neredeyse sonsuz içerik ve kaliteli yayın söz konusu olacak, üstelik buna ulaşırken cebi de yanmayacak...
İşin özü, bu dönemde televizyon dünyasına dair haberler hep iyi...
Platformlar, kanallar, video servisleri en iyi içeriği sunmak için rekabet ediyor, izleyici kazanıyor...
Paylaş