Paylaş
TRT, yarış zamanı curling ve kızak dallarını daha önemli bulmuş olmalı ki, buz patenini “azıcık ucundan” verdi, böylelikle “vermediler” diyemedik.
Fakat şu “detay”ları atlamamak gerekir: Kadınların yarıştığı müsabakayı izleyemedik. Çiftlerin yarıştığı müsabakaları izleyemedik.
Ha, bakın erkeklerin tek yarıştığı müsabakayı izleyebildik. Sporcularımız Alisa Agafonova ve Alper Uçar’ın yarıştığı çiftler kısa programı da yarım yamalak izleyebildik. “Ha kesildi ha kesilecek” endişesi ile elbette...
Zira Rusya’dan görüntü gelmemesi sebebiyle yayına yarım saat geç girildi ve yarış iki defa futbol özetleriyle kesildi.
Buz pateni müsabakasının ortasında futbol özeti izlemezsek ölecektik çünkü. Alisa ve Alper yarışmıyor olsaydı, çiftler kısa program yarışını -yarım yamalak, kesile kesile de olsa- izleyebilir miydik, bakın orası muamma.
Neticede TRT söz verdiği gibi “buz pateni” verdi mi? Evet, verdi.
Web sitesinde “Sochi 2014” sekmesine girdiğinizde -bakın burası da çok enteresan- Futbol, Voleybol, Tenis, Motor Sporları, Engelli Sporları, Engelli Sporları ve Diğer sporlar sekmeleri var. Yani Sochi’deki branşlar değil, genel olarak yayınlanan spor branşları sıralanıyor.
Olimpiyat haberleri ise branş ayrımı yapılmaksızın karışık olarak veriliyor Sochi 2014 sekmesini tıkladığınızda. Çıfıt çarşısı modeli.
Bu çıfıt çarşısı içinde, Alisa ve Alper’in yarıştığı 16 Şubat’a kadar, buz patenine dair bir haber bile yoktu. Halbuki birçok yarış bitmiş, kazananlar ve ilk 3 sıralamaları olimpiyatın resmi sitesine girilmişti.
O tarihe kadar buz pateni ile ilgili koca sitede yer alan sadece neydi biliyor musunuz?
“TRT buz pateni yayınlamayacak” iddialarına karşı yapılmış resmi bir açıklama ve “TRT’nin sansürcü olduğunu iddia edenleri, önce özür dilemeye sonra; TRT Spor ekranlarında kış olimpiyatlarını izlemeye davet ediyoruz!” cümlesi...
Valla TRT’ye sansürcü demek haksızlık olur. Neticede verdiler mi? Verdiler.
Ne verdiler? Buz pateninde erkekler yarışları ve sık sık kesmek suretiyle verilmiş bir çiftler kısa program. O da bizimkiler yarışıyor diye...
Bu akıllı stratejileri için onları can-ı gönülden tebrik ediyorum.
Benim annem, ikonannem
Barış Çakmakçı, Vogue Türkiye Kurumsal İletişim Müdürü.
Bir kişisel bloğu var, adı “İkonannem”. Blogda, dönemin şık kadınlarının fotoğrafları üzerinden geçmiş yıllarda Türkiye’de kadınlar nasıl giyinirdi, nelerden ilham alırlardı, nasıl görünürlerdi; bunu anlatıyor.
Fotoğrafların altına kısa notlar düşüyor, konu edilen kadınların gençliklerindeki moda ve giyim anlayışlarına, alışveriş alışkanlıklarına, eğer hatırlıyorlarsa marka ve terzi isimlerine yer veriyor.
Daha da önemlisi, özlediğimiz, bugünün çarpıklığına dalıp unuttuğumuz güzel bir dünyanın esasında hep var olduğunu ve olacağını hatırlatıyor o fotoğraflarla...
Çakmakçı, şöhreti kulaktan kulağa yayılan bloğuna üç senedir kendi çevresindeki arkadaşlarının, tanıdıklarının “ikonanne”lerini konuk ediyor.
Bu haftaki konuk “Melike’nin annesi Gülay Teyze”, yani benim annem ve 30’lu yıllardaki fotoğraflarıyla anneannem.
Bloga, www.ikonannem.tumblr.com adresinden ulaşabilirsiniz.
Çakmakçı, 2015 Mayıs’ında, Anneler Günü’nde “ikonanne”leri bir kitap haline getirmeyi planlıyor.
Projesini, “Modanın ön planda olduğu sosyolojik bir giyinme kültürü-blog kitabı” olarak tanımlıyor.
Paylaş