Paylaş
Geçmişi düşünmeye hiç benzemez.
Olacakları bilemezsin, hayatın sana sunacağı yenilikleri öngöremezsin, dünyan nasıl şekillenecek, neye benzeyecek; zihnini zorlarsın ama net bir resim çizemezsin.
90’lara gidin mesela, bugün olduğunuz yeri, yaşama biçiminizi tahmin edebilir miydiniz?
Teknolojinin size sunduğu yeniliklerin nasıl eliniz kolunuz olacağını, hayatınızın direği olarak konumlanacağını bilebilir miydiniz?
En ufak bir fikriniz var mıydı bugün karşılaşacaklarınızla ilgili?
Devletin haber kaynaklarınızla oynayacağını, Twitter’dan “hayat takibi” yapmaya mecbur kalan birine dönüşeceğinizi kim bilebilirdi?
Peki okullarda “Tarih” diye okuduklarınızın gün gelip tekrarlanacağını, vasıfsız insanların başınıza “devlet adamı” diye dikileceğini düşünebilir miydiniz?
O vasıfsız insanların sizin ne içeceğinizden ne yiyeceğinize karışabileceğini, yaşam alanınızı daraltabileceğini, ağzınızdan çıkanı kontrol edebileceğini, canının istediğini sansürleyebileceğini...
Tek vasfı “zenginlik ve güç hırsı” yüzünden, milyonlarca insanı “ben esasında sizin için çalışıyorum” diye inandırıp gönüllü kölelik yaptırabileceğini düşünebilir miydiniz?
Küçücük çocukları öldürebileceğini, ocaklara ateş düşürebileceğini, bir annenin etinden et koparabileceğini hayal edebilir miydiniz?
Bakın size ne diyeceğim...
Bugün olanların, bizlerin, ölen çocukların, yarım kalan hayatların üzerinden yıllar geçecek. Uzun yıllar.
Hatta biz bu dünyada bile olmayacağız.
Bugün çok zengin olanlar, “inanç da inanç” diye tutturup, esasında Euro’lara tapanlar bu dünya üzerinde olmayacak. Sene olacak 2114, sene olacak 2214...
Bugün yaşayanların hayatları bitecek, güç bitecek, para el değiştirecek, çoğalarak-azalarak kim bilir kimlere gidecek ve tüm bunların üzerinden 100 yıl, 200 yıl geçecek.
2014 senesi “eski zamanlar” tabirine denk düşecek.
Çocuklarımızın çocukları bu ülkeyi yönettiği zamanlar gelecek. Bizde umut tükenmez ya hani...
Çocuklarımız demokratik, çağdaş, medeni koşullarda hayatlarını sürdürecekler.
Bizden daha mutlu, daha refah, daha eşit, daha “akıl yolunda” yaşıyor olacaklar.
İşte o gün geriye bakıp bugünleri hatırladıklarında...
Diyecekler ki, “O yıllarda koca bir ülkeye yalan söylediler...”
“Halkını, inançlı temiz insanları ‘Biz milletimizin sevdalısıyız’ diye avazları çıktığı kadar bağırarak meydanlarda haykırırken, tek sıkıntılarının para ve güç olduğunu onlara hiç söylemediler.
Gerçeği anlatanları da vatan haini ilan ettiler.
Korkutabildiklerini, diş geçirebildiklerini, çiğ adamları yanlarına kattılar, işlerini gördürdüler.
Türkiye Cumhuriyeti’nde böyle bir kara dönem, o yıla kadar hiç yaşanmamıştı” diyecekler.
Bugün istediğinizi yapın...
Gerçekleri istediğiniz kadar size inanan, güvenenlerden saklayın. İsterseniz kendinizi paralayın, avazınız çıktığı kadar haykırın, mühim değil.
Sizi tarih bugün yaptığınız zulümle hatırlayacak.
Kalın kalın kitaplar sizi “Türkiye daha önce hiç böyle kara bir dönemden geçmemişti” diye yazacak.
İş işten geçti artık.
Bunu değiştiremezsiniz.
Paylaş