Paylaş
Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in açıkladığı “Türkiye’nin tecavüz, çocuk istismarı ve taciz suçları” haritasındaki verilere göre Türkiye’nin en kalabalık ili İstanbul’da 2011 yılında bin 486 tecavüz, 2 bin 488 çocuk istismarı, 2 bin 223 taciz davası açıldı.
Rakamlar kalbinize bıçak gibi saplandı değil mi?
Yalnız kadına, hayvana “hallenme” anlayışı da çocuğa olan yaklaşımdan farklı değil: “Nasılsa sesini çıkaramaz, korkar, rezil olmaktan utanır veya çekinir.”
“Nasıl, niçin?” diye sormadan önce, şunu en başta söylemek lazım: Bağnazlıkta vicdan olmaz.
Cehaletin olduğu yerde akıldan bahsetmek hele, hiç olmaz.
Uçlarda hayatların yaşandığı bir 3. Dünya ülkesi olmak en zoru.
Memleketin bir yerinde en medeni ülkeleri kıskandıracak düzeyde hayatlar yaşanırken, bir kilometre ötede çocuklar taciz ediliyor.
İnsan yazmaya, konuşmaya utanıyor.
Cevapta akıl mantık aranmayacak, o kesin, ancak yine de “Nasıl?” sorusunu sormaya çekiniyor, cevabını duymaktan korkuyor.
Her gün sokakta önümüzden geçiyorlar, metroda yanımıza oturuyorlar, hiçbir şey olmamış gibi hayatlarını sürdürüyorlar.
Artık “kadına taciz”i geçtik zaten, önünü almaya imkan yok.
Tepeden tırnağa burka giysek, oradan bile gözle taciz unsuru çıkaracak kadar “kadına acıkmış” adamlarla karşı karşıyayız.
İnancı yanlış anlamış, bağnazlıkla muhafazakârlığı karıştırmış, ahlak, namus diye diye dürtülerini bastırmış, esasında onların esiri olmuş adamlardan bahsediyoruz.
Bırakın inancı, “Günah”ı bile yanlış anlamışlar.
Onu bile. Onların ellerini kollarını sallaya sallaya, salyalarını akıta akıta sokaklarda gezdiği bir ülkede aklımızı kaybetmeden yaşamaya uğraşıyoruz.
Peki tüm bunlar olurken...
Başımızı nereye çevirsek türlü yozlaşmışlık bulurken...
Tüm bunlar yokmuş gibi davranmak, “bizim istediğimiz gibi yaşayacaksınız” baskısı yapmak, hayatın her alanına müdahil olmak...
Halihazırda sahip olduğumuz, akıl sır erdirilemeyen sorunları çözmek yerine olmayacak yerden sorun çıkarıp tükenene kadar bunlarla uğraşmak niye?
Allah aşkına söyleyin, niye?
Paylaş