Paylaş
Dünyanın her yerinde haber oldu bu karar, peki doğru muydu? Genç bir kadına çok mu yükleniyoruz?
Devam etmeden önce, sizden şunu rica edeceğim. Siyasi eğiliminizi, darbe girişimi ile ilgili düşüncelerinizi beş dakikalığına bir kenara bırakın.
İnsanların korkunç biçimde can verdiği bir günden bahsediyoruz. Ölümün acısı taze. Eğer siz katliam gibi bir günde ölüm acısıyla kavrulmuş, kavrulan yüzlerce insanı, aileyi düşünmeyerek böyle bir tweet yazabiliyorsanız, “Ama siyasi değildi” diyerek işin içinden çıkamazsınız.
Bu bir vicdan meselesi.
Hayata başkalarının penceresinden bakabilme, başkalarının duygularını anlayabilme, paylaşabilme meselesi.
Dolayısıyla siyasi değildi demekle yetiniyor ve bu tweet’teki büyük sorunu görmüyorsanız, o zaman henüz kendinizi temsil edecek bir durumda değilsiniz.
Kendisini temsil edecek durumda olmayan bir genç kadının ülkesini temsil etme vaadiyle bir yarışmaya katılması da abes.
Bir davranışla ilgili “Sosyal açıdan uygun mu/uygun değil mi?” sorusuna cevap verirken, hiç öyle siyasete girmeden, analiz derdine düşmeden çok basitçe şuradan hareket edebilirsiniz:
Yakını kanlı bir cinayete kurban gitmiş bir insana bir sene sonra gidip kaybettiği insanla ilgili “Regl kanı şakası” yapar mısınız? Allah aşkına bu soruya cevap verin.
Yapmazsınız! Yapmamanız gerektiğini 8 yaşında da, 18 yaşında da bilirsiniz.
Tabii Esen’in bu tweet’ine oradaki dille yanıt verenler de Esen’den farklı değil. Çirkinliğe daha da çirkinleşerek yanıt vermek toplumun daha da ayrışmasından başka bir işe yaramıyor. Tweet kadar, verilen bazı tepkiler de aynı oranda can sıkıcıydı haliyle.
Can Sandıkçıoğlu, Hürriyet Pazar’da Hakan Gence’ye “Twitter hesaplarını inceleyecek kadar vakit olmuyor” diyor. İşte bu da, çağa direndiğimizin resmidir.
Eğer bir güzellik yarışması yapıyorsanız, kızları sadece dış güzelliklerine göre değil, eğitimlerine, duruşlarına, dünyaya bakışlarına, zarafetlerine göre değerlendirdiğinizi iddia ediyorsanız sosyal medya profillerini bunların dışında nasıl tutabilirsiniz?
Düzenli sosyal medya kullanıcısıysanız profilleriniz sizin aynanız, kimliğiniz. Dolayısıyla sosyal medya hesaplarını dışarıda bırakamazsınız.
Tabii mesele bundan daha derin, daha problemli...
Bir çifte standart içinde yaşıyoruz. “Dış görünüşe gereğinden fazla değer veriliyor” diyoruz, öte yandan kadınların dış görünüşlerini yarıştırıyoruz.
İrem Derici ve pek çok genç kadın dış görünüş baskısından ötürü türlü beslenme bozuklukları yaşıyor, bedenlerine dair algıları bozuluyor; bir yandan bunu konuşuyoruz, öte yandan kızların güzelliklerini karşılaştırıyoruz.
17 kızı “Sen yeterince iyi değilsin” deyip evine gönderiyoruz.
Neye göre? Kime göre? Fiziksel güzellik bir yetenek değil, kazanım değil, çalışarak elde edilen bir değer değil...
Yeni nesil güzellik yarışmaları
Güzellik yarışması “ekolü” teknolojiyle birlikte yeni alanlar açıyor elbette kendine.
Erkek egemen dünyada vücudunu sergileyen ve “en çok like” için yarışan, narsisizmi normalleştiren hesaplar da güzellik yarışmalarının güncellenmiş halleri.
Erkek egemen dünyayı daha erkek egemen yapmaktan başka bir işe de yaramıyor.
İşin acıklı yanı ise böyle düşünenleri de güzellik yarışmalarının yapıldığı günler “Bence x’in hakkıydı taç, birinci olan çok da güzel değil” derken görüyoruz. O eril dil ilk fırsatta kabak gibi çıkıveriyor ortaya. Demek ki doğruyu bilmekle yapmak arasında fark var.
Itır Esen’in tacının geri alınmasından sonra birinciliği elde eden Aslı Sümen, “Yarışmaya katılmak çocukluk hayalimdi” diyor.
Bugün bu yarışmaları izleyen yeni nesil de benzer hayaller kuruyor.
Gerçi genç kadınlar Instagram’da vücutlarını sergileyen ve binlerce like alan kızlara özenmekten yarışmalara özenmeye vakit bulamıyor da olabilir.
Kısacası, fiziksel güzelliğin öneminin fazlasıyla altını çizen bir dünya içinde yaşıyoruz.
Bu o kadar büyük bir konu ki, normal kilodaki kadınları içeren tüm sosyal hareketler “İyi niyetli yaklaşımlar” olarak kalıyor.
Güzellik yarışmaları “Fakat efendim, konu sadece güzellik değil” masalını illa anlatıyor.
Güzellik yarışmaları “Ülkeyi en iyi temsil etme” kılıfının içine sokulur dünyanın her yerinde.
Madem mesele “ülkeyi temsil” etmek... Bu, henüz kişilikleri yaşlarının gençliği itibarıyla oturmamış, henüz kendilerini dahi doğru düzgün temsil edemeyen genç kızları dış görünüşleriyle yarıştırmadan da mümkün.
İyi bir eğitim almak, bir bilim insanı olmak, çığır açan bir teknolojik yeniliğin bir parçası olmak, mesleğinde zirveye oynamak... Eğer genç bir kadın ülkesini temsil etmek istiyorsa, sayfalar dolusu seçenek var.
Paylaş