Paylaş
* İnternete Kanada üzerinden bağlanıyorum.
* Ülkenin yüzde 55’ine “BUNLAR” diye hitap eden bir liderim var.
* Muhalefet yapan “memleket düşmanı” ilan ediliyor. Ülkenin yüzde 45’i gibi düşünmüyorsan vatan haini sayılıyorsun. Hatta o kadarla kalmıyor hadise, milli irade tek kişinin üzerine zimmetlenmiş, “Milli irade böyle bir şey değil mirim” dediğinde bile “içerideki düşman” oluyorsun.
* Gelişmiş ülkelerde demokrasinin bir parçası olan barışçıl protesto hakkını Türkiye’de kullanırsan, polis senin tam gözünü hedef alarak biber gazı kapsülü sıkabiliyor. Bir gün huzurla dolaştığın, çocukların, yaşlıların gezdiği bir ilçede ölümle burun buruna gelebiliyorsun.
* Sokak aralarında öldüresiye dövülebiliyorsun. Bunun için “barışçıl protesto hakkını” kullanıyor olman bile gerekmez. Sokaktan geçen herhangi biri olman yeterli.
* Cadde ortasında laf dalaşı yaptığın bir insanı pataklayabiliyor, boğazını sıkabiliyor, hatta ortamda bir kadın varsa onu yerlerde sürükleyebiliyorsun. İşini mahkemede halletmen hem zor hem de uzun sürer, hazır kavganın ateşi varken meseleyi orada yumrukla çözmek daha doyurucu. Zaten tepende bu şiddeti destekleyen bir dostumuz bulunuyor, “Senin gibi olmayana, senin gibi olmadığı için haddini bildirmelisin”...
* Eğitimsizlik öyle yaygın ve kanıksanmış ki eğitimsiz, eğitimsiz olduğunun farkına varamıyor. Ülkenin gelişme yöntemi “bir biçimde zengin olmak” ya, ne şekilde olduğu önemli değil. Aldığın eğitimle, donanımınla nadiren iyi bir kariyer yapabiliyor ve iyi para kazanabiliyorsun. Halbuki okumamış şark kurnazı bir müteahhit olsan Türkiye’de el üstünde tutulabilirsin. Sonuç: Beyin göçü durdurulamıyor.
* Bu zihniyeti giydiğin kıyafet rahatsız ediyor, kızlı erkekli banklarda oturmak rahatsız ediyor, stüdyo evler rahatsız ediyor, Beşiktaş-Kadıköy vapuru rahatsız ediyor, kısacası; kendi gibi olmayan kim varsa toptan rahatsız ediyor...
* Belediye seçimleri yapılıyor, muhalif partinin oyları eksi yazılıyor, geçen saatlerle birlikte sabit kalması veya artması gereken oy sayısı -enteresandır- azalıyor...
* Aynı gece tam 68 ilde “tesadüfen” elektrikler kesiliyor...
* Tuvaletlerde yakılmış oy pusulaları, oylar çalınmasın diye çuvalların üzerinde uyumak zorunda kalan gözetmenler, sabaha karşı yapılan baskınlar, duran sayımlar, tekrar başlayınca göze çarpan “eksi” oylar, hile, sahtekârlık, yalan dolan...
Seçimin manzarası böyle oluyor...
******
Ama olsun mühim değil.
Kendimizi güvende hissediyoruz.
Şükür ki memlekette demokrasi var!
Paylaş