Paylaş
Ben de müsaadenizle demek isterim ki, “40 ilde elektrik trafolarına organize bir şekilde giren bu kedi lobisinee geçiiiit vermeyeceğiiiiz. Onların sepetlerine gireceğiz, se-pet-le-ri-ne.”
Hayır merak ediyorum, madem 2014 yılında trafoya kedi girince elektrik kesiliyor, bu mel’un kediler internet servis sağlayıcılarına ve dahi modemlerimize de girmiş olmalı ki, 21. yüzyıldaki internet sitesi erişim yasaklarını açıklayabilelim.
Bu tip bahaneler sayesinde artık sebebi açık olan, fakat muhakkak mantıklı bir kılıf bulunmaya çalışılan yasaklar konusunda da rahatlayabiliriz.
Mesela içki satışını saat 22’den sonra yasaklarken hiç öyle modern Avrupa ülkelerini araştırıp “Hangilerinde saat 22’den sonra içki satılmıyor” diye kasmaya gerek yok.
“İçki satışı yasak, çünkü alkol piyasasına kedi girdi” diyeceksiniz, olur, biter.
Bir tartışmada konu mu tıkandı, halka açık tartışılması gereken bir mesele örtbas mı edilmeye mi çalışılıyor?
“Bu özel bir konu, geneli ilgilendirmez” demeyeceksiniz. KEDİ GİRMİŞ diyeceksiniz, tamam.
Bundan sonra canınız sıkıldı, darda kaldınız, yalan söylediniz açığa çıktı, hiç endişeye mahal vermeyin.
Konuyu kediye atın, bitsin, gitsin.
Nasılsa ağzı var dili yok garibimin.
Geçmiş olsun
Ece Sükan ve Ümit Benan’ın Bebek’te sokak ortasında valeler tarafından tartaklanması tam bir “Günümüz Türkiyesi” fotoğrafıydı.
Valelerin kabadayılık yapması için birilerinde icazet almasına gerek yok, artık medeniyetten nasibini almamış, ne erkeğe, ne kadına, daha doğrusu bir insana nasıl davranılacağını bilmeyen ve bu konuda bir eksiklik hissetmeyen adamlarla çevrili etrafımız.
Mümkünse kimseyle dalaşmayacak, bir araç size çarpsa bile, haklı olduğunuz durumlarda dahi siz özür dileyecek ve zarif davranacaksınız ki şehir eşkıyalarıyla burun buruna gelmeyesiniz.
Bu konuda, ne yazık ki, uzun yıllar sürecek bir “medeniyet dönüşüm süreci” yaşamadıkça hiçbir şey değişmeyecek.
Neden biliyor musunuz?
Sokak ortasında yumruk sallayan adamlar, kaba saba birer şehir eşkıyasına dönüştüklerinin farkında değil, çünkü “normal” olan bu.
Normal olan tanımadığın insanlara haykırma, küfür etme, dayak atma hakkına sahip olduğun bir sokak kültürü.
Yumruklaşmanın başka halleri ile her gün karşılaşıyoruz ve bunları ne yazık ki “sıradan günlük olaylar” olarak değerlendiriyoruz.
Düşünsenize, trafikte nasıl küfür ediyoruz birbirimize?
“Nasılsa bir daha görmeyeceğim” diye nasıl pervasızca haykırıyoruz?
Yok aslında birbirimizden farkımız.
Kabalaştığımızın, zarafetten uzaklaştığımızın farkında bile değiliz.
O yüzden sokaklarda orman kuralları geçerli.
Ece Sükan ve Ümit Benan’a tekrar geçmiş olsun.
Paylaş