Paylaş
Nasıl da tatlı tatlı verecektik... Her nasıl pasaport almak-yenilemek için bel büken paralar ödüyorsak, aynısını ehliyetimizi değiştirirken de yapacaktık.
Büyüyen tepki sonuç verdi, tez zamanda Maliye Bakanı Şimşek’ten “müjde” geldi. Ehliyetini yenilemek isteyenler 15 lira verecekti ve ortada sorun kalmamıştı. Kabul ettik ve konu kapandı.
Bahsettiğimiz konu, pazardan aldığımız domatesin fiyatının düşmesi değildi oysa ki.
Erken sustuk.
Tamam 15 lira vereceksin ama... Trafiğe çıkabilecek kadar sorumlu bir adam mısın... Trafik kurallarını hakkıyla öğrenebildin mi... Kursa gittin mi yoksa parasını verip mi ehliyet aldın... Otomobile eşeğe biner gibi mi biniyorsun yoksa parmağın –mesela- sağa dönerken sinyale gidiyor mu... Yaya geçidinde, yayaya yol veriyor musun... Takip mesafesi ne demektir, bunu biliyor musun... İşte, bunları sorgulayan, ehliyet sistemini yeniden tasarlayan bir kanun projesi yoksa eğer, ister 15 lira olsun, ister 101 lira... İnsanlığa dair bir gelişme barındırmıyor bu “çözüm”.
İşin “bel bükme” kısmını hallettik, peki daha önemli kısmını, trafik terörünü çözdük mü?
Eğer bir düğümün çözümü, akıl ve mantıkla işleyen kurallara bağlıysa, çözüm olarak en mantıksız, en abes yöntemlerin sunulduğu bir ülkede yaşıyor olmak, insanı çaresiz bırakıyor. Dünyada bilim adamları dahi “Gelecekte trafik ne olacak?” sorusuna kafa yorarken, hala kanunsuz kuralsız, cezaların hakkıyla uygulanamadığı ve hiçbir caydırıcılığı bulunmayan Türkiye yollarında araç kullanmak, intiharla eşdeğer.
Önceki hafta San Francisco’da düzenlenen Research@Intel etkinliğinde vitrine çıkan ve en dikkat çeken çalışmalardan biri, otomobil sürüş deneyiminde devrim olarak kabul edilebilir. Intel için söz konusu çalışmayı yapan bilim adamları Hasan Ayaz ve Paul Crawford’un birlikte geliştirdiği uygulamada, sürücülerin, otomobil kullanma eylemi esnasında beyin dalgaları ve göz hareketleri incelenerek, bir insanın direksiyon başında nasıl davrandığından öte ne düşündüğü belgeleniyor.
Bu çalışma ile, sürücünün dikkat dağılma anları ve hangi koşullarda ne tepkiler verdiği kaydedilebiliyor ve elde edilen veriler, yakın gelecekte sürüş deneyimini artırmak, hatta sürücünün yaratabileceği olası kazaları dahi önlemek için kullanılabilecek. Crawford, “Bu çalışma, bir insanın, otomobilin sorumluluğunu alıp alamayacağını belirlemede önemli bir referans kaynağı olarak değerlendirilebilir” diyor.
Yani özetle dünya, (şimdilik Türkiye hariç) parayı verenin direksiyona oturduğu değil, trafiğe çıkabilecek sorumlu insanların özenle seçildiği bir geleceğe doğru gidiyor.
Ufacık bir ihtimal?
Gezi’de olanları, esnafın kaybını, çıkan gözlerin vebalini vatandaşa yüklemeye çalışanlar... Polis müdahalesi olmayan ve binleri ağırlayan Kadıköy’de, önceki ay yine günler boyunca binlerce insanın yürüdüğü Bağdat Caddesi’nde niçin kayıp yaşanmıyor?
Ufacık, küçücük bir ihtimal, polis terör estirmediği için olabilir mi?
Ufacık bir ihtimal?
Paylaş