Şark kurnazlarına diyanet fetvası

Memlekette cinsellik bir tabu.

Haberin Devamı

Kültürel ve dini sebeplerden ötürü cinsellik “İnsanoğlunun devamı için gerekli bir eylem”den çok ötede bir yerde.
Kadının odağa yerleştirildiği, yine kadından yola çıkılarak “namus”, “ahlak”, “edep” gibi kelimeler olmadan tarif edilemeyen bir kavram.
Konu cinsellik olduğunda namus, ahlak, edep gibi kelimeler erkeği ilgilendirmiyor.
Erkek rahat, kadının vaziyeti çok başka.
Bir kadının ağzı salyalı erkek kültürü tarafından en aşağılık kelimelerle damgalanması için cinsellik konusunda kendini erkekle eşit görmesi bile gerekmiyor. Sadece “Başında bir erkek olmaması” yeterli.
Yalnız olması yeterli. Sokakta yalnız yürümesi yeterli.
Veya başına gelen tacizi anlatması yeterli. Veya günümüz siyasi koşullarında Twitter’da muhalif bir Tweet atması yeterli...
Bir kadının, ağzı salyalı erkek kültüründe boğulması için Türkiye’de “sadece kadın olması” yeterli.
Cinsellik bir kenara, bir kadın ve bir erkeğin beraber bir evde yaşaması, yalnız kalması bile tabu.
Evlenmeden bir arada yaşayan erkeklere ait aşağılayıcı bir kelime bulunmazken, kadınlar için kullanılan kelimeler arasında iyi anlamlar içerenini pek bulamazsınız.
Bu koşullarda kadın ve erkeğin bir arada durması bile tabu.
Tabii bu durum toplumun belirli kesimi için böyle...
Zira toplumu oluşturan pek çok katman var.
Dini kurallara, örf ve adetlere, belirli bir kesimde yerleşik anlayışa göre yaşayanlar olduğu gibi hayatını başkalarının empoze ettiği kavramlarla değil, kendi akıl ve kalp terazisine göre yaşayanlar da var.
Her iki kesime de “azınlık” diyemiyoruz, birleşip koca bir toplumu oluşturuyorlar.
Hem Türkiye’de, hem de Ortadoğu’da dini kuralları kendi işine göre şekillendiren insanlardan hayatın her alanında çekiyoruz, malum.
Ortadoğu tipi şark kurnazlığı kadın erkek ilişkilerini de şekillendiriyor.
Ve bu, hayatını dini kurallara göre yaşayan kesimde yükselen bir trend olarak karşımıza çıkıyor.
Kimi şark kurnazı sözde inançlı erkekler için, nişanlılık ve dini nikah birleştiğinde, bir “tabu” olan cinsellik duvarları yıkılıyor.
Belirli bir kesimde evlilik öncesinde kabul edilmeyen ne varsa yaşanabilir hale geliyor. Erkeklere göre tabii.
Bu koşullarda erkeklerin şark kurnazlığıyla mağdur olan taraf elbette kadın.
Hayatını dini kurallar çerçevesinde yaşayan kadınları korumak adına, Diyanetin “Nişanlılıkta dini nikah” üzerine yaptığı uyarılar yerinde.
Fakat...
Konu “Nişanlılar el ele tutuşmasın”a geleceğine...
Diyanet mesela “İnançlı insan küfür etmez” dese...
Kendine “inançlı” diyen insan, kendi gibi yaşamayan, kendi inandıklarından farklı değerlere inanan veya hiçbir inancı olmayan, başka dinlere mensup veya hiçbir dine mensup olmayan insanlara en aşağılık sözleri kullanmaz” dese...
“İnsanlara iyi davranın. Tanımadığınız insanlara, yolda karşılaştığınız yabancılara, toplu taşıma araçlarında birlikte yolculuk ettiklerinize ayrım yapmadan iyi davranın” dese...
“Trafikte sinyal verip sizden yol isteyen insan görünce gaza basıp yol vermemek için çırpınacağınıza, bir de üstüne ağız dolusu küfredeceğinize yol verin, gülümseyin” dese...
“Size, ‘iyi akşamlar’, ‘günaydın’ diyen insanların sözlerini karşılıksız bırakmayın” dese...
“Size bir yabancı ‘günaydın’ deyince sanki size küfretmiş gibi suratına bakmayın” dese...
“Elinizde fazla olan ne varsa paylaşın, açgözlü olmayın, lüks peşinde yaşamayın” dese...
“Sokak hayvanlarına iyi davranın, onları besleyin, yiyeceğinizi paylaşın” dese...
Olmaz mı?
Ama yook, “Nişanlılar el ele tutuşmasın”, neme lazım. Toplum ahlakı olarak ennnn büyük sorunumuz bu çünkü.

Yazarın Tüm Yazıları