İstemiyorum ben Blackberry, iPhone filan. Eski takozlardan bulun bana. El ağırlığından hallice Motorola mesela. Olmadı antenli Nokia... En büyük eğlencemiz yılan oynamak olsun!”
İşte “teknoloji bıkkınları” böyle diyor sevgili akıllı telefon tiryakisi Habitus okuru. Bak söylüyorum, aklın varsa, eğer henüz atmadı-satmadıysan 90’ların sonlarında çıkmış eski telefonunu sakla. Korkarım ki yakın zamanda moda olacak. İnanmıyorsanız arkadaş grubunuz ya da işyerinizde filan bir cep telefonu muhabbeti çevirin, en az bir kişi “Aaabi, ne güzeldi eski telefonlar, telsiz gibi, ahah” demezse ben de Habitus değilim. Sahi, seçenek çokluğu, enformasyon taarruzu derken “teknoloji yorgunluğu” denen bir kavram var hayatımızda artık. Hatta biraz daha dallandıralım, bunun bir de “sosyal mecra yorgunluğu” isminde bir alt başlığı bulunmakta. Mesela, sanal sosyalleşme tiryakisi akıllı telefon sahiplerinin siz onunla muhabbet ederken çat diye telefonunu çıkarıp, ekrana dalıp gitmesine alıştık artık. Ben burada önemli şeyler anlatıyorum, o orada Twitter’da kim, ne demiş ona bakıyor. Ben burada dertlenmişim, ağlıyorum, o orada Facebook’ta kim, ne post etmiş onu okuyor. Eh, arkadaşım, senin gerçek bir arkadaşa, kafeye-bara, gece çıkmalarına, yani gerçek hayat sosyalleşmesine ihtiyacın kalmamış ki! Seni kapatalım küçük bir odaya, verelim eline iPhone’u, bütün gün Twitter ve Facebook’u refresh ede ede otur? Böylece bizim sinirimizi de bozmazsın. İşte, “Eski model cep telefonları ne güzeldi” diyenler, bu tip insanlara tepki duyanlar ve sosyal mecralardan yaka silkenlerden oluşuyor. Eh, hakları da var. Ofislerde eskiden sabah ilk iş çay-gazete iken şimdi gözün açılması ile Twitter aplikasyonunun açılması aşağı yukarı aynı dakikalara denk geliyor. Önce telefondan, sonra bilgisayardan, bütün günü internet sosyalleşmesi yönetiyor. “Hayatı sadeleştirerek çözme” modası var ya şimdi, (bu konuyu da ayrıca tartışacağız bu arada); esas sadeleştirme çalışmasına sanal sosyalleşmeden, akıllı telefon tiryakiliğinden başlamalı...
Hürriyet Aile yayında!
Geçen hafta size Hürriyet’teki yeni bir oluşumdan bahsetmiş, orada da haftada iki defa buluşacağız demiş, ancak detay vermemiştim. Açıklıyorum: Kabına sığmayan Anneyiz.biz yenilendi, şimdi yeni bir yüzü, yeni bir ismi var: Hürriyet Aile. Yazarınız Habitus ile artık sadece bu sayfalarda değil, www.hurriyetaile.com adresinde çarşamba ve cumartesi günleri de buluşacaksınız. “Yav sen bekar ve çocuksuz değil miydin, ne yazacaksın Hürriyet Aile’de?” dediğinizi duyar gibiyim. Efendim, ben bu projede, 30’u geçmiş ve “Ay şekerim, belli bir yaştan sonra da insanda çocuk dürtüsü oluyor, hormonlar filan herhalde, yani bilemiyorum” muhabbeti yapan kadınların temsilcisi olarak yer almaktayım. ılişkiydi, kadınlardı, erkeklerdi, çocuktu, evlilikti, evdi; kısacası “aile” etrafında dolaşarak her şeyi konuşacağız. Hürriyet Kelebek ve Hürriyet Aile haricinde her cuma Hürriyet Kampüs’ü okumaz, her ay Maison Française’i almazsanız da çok bozulurum ha.