Paylaş
Hayır ben siz tatile gitmeden yazayım, uyarımı yapayım da, sonra “Ay insanlar niye plajda böyle yahu??” demeyin:
Süslüler: Bir vakit Süreyya Yalçın ile özdeşleştirdiğimiz “plaj süslüleri”ni gereksiz aksesuvarlarından tanırsınız. Bedenlerini kolye, bilezik ve halhallarla donatır, neon renkli rujunu ve devasa saç tokalarını da ihmal etmezler.
Bu arkadaşları şöyle bir silkeleseniz üstlerinden düşecekleri sayıyorum: Nazar boncukları, sim, pullar, fifi köpek, parlatıcı ruj, cep telefonu ve beş ayrı güneş gözlüğü. Üstelik süslülerin plaja inmesi de hayli meşakkatli:
Gözlükler, bikiniler, bikinilere uyumlu terlikler, pareo ve elbiseler, görünüme uygun cep telefonu kılıfları derken, gördüğünüz üzere valizimsi plaj çantası ağzına kadar doldu.
Altınlı teyzeler: Takı setiyle, yüzük ve bilezikleriyle, bakır rengi sedefli oje sürülmüş kanca tırnaklarıyla ve birini söndürüp birini yaktığı sigarasıyla arz-ı endam eden teyzeleri görmezsem yüksek sezon başlamış demem.
Bu teyzeler ıslanmaktan çok korkarlar, yanlışlıkla üzerlerine iki damla su sıçratırsanız, yarım saat boyunca cıkcıklarlar.
Plaja-havuza gelmelerinin iki sebebi vardır: 1- Şikayet etmek ve cıkcıklamak.
2-Bebek yağı sürüp hareketsiz yatmak.
Dermatologlar bas bas “güneşte kalmayın, korumalı güneş kremi kullanın” diye bağırır ama o yanmanın sağlıklı bir hareket olduğu konusunda ısrarcıdır.
Hadi kanca tırnağını, takını anlayayım ama bebek yağı sürüp yatmanı anlamam be teyze. Hiç mi korkmazsın kanserden a teyze!
Göğsün, sırtın benlerle dolmuş, yanmaktan erken buruşmuşsun, neredeyse cildin dile gelecek “Yeter!” diyecek, sen hâlâ bronzlaşmanın peşindesin.
İdrar havuzu
Pervasız anneler: Altınlı teyzelerden daha fenaları var ki onlar da pervasız anneler. Mesela bakınız, benim daha evvelki gün şahit olduğum bir sahne:
Çocuk havuzun kenarında kasıklarını tutuyor, kıvranıyor, tuvalete gitmek istiyor, götüreni yok. Baktı kimsenin umuru değil, havuzun kenarına şarrrr işeyiveriyor. Annesi görüyor ama gıkını çıkarmıyor. Bu esnada havuzda olan 50 kişi, çocuğun idrarıyla beraber keyifle yüzüyor.
Havuza işeyenler yetmiyordu sanki, şimdi bir de bunu umursamayan aileleri çıktı iyi mi! Çocuk çocuktur ama anne “Ortalık yerde işenmez” diyemiyorsa ben onu kınarım. “Kötü anne” damgasını basarım.
“Su niyetine bira”cılar: Plaj ve havuz kenarında kaldığı takribi altı saat boyunca su niyetine bira içen 20’lik kardeşlerime ne demeli?
Hayır sen yine biranı iç, ben ona bir şey demiyorum ama hastanelik olacaksın güneşin altında, sonra ambulans, mambulans, seninle uğraşacağız. Akşam iç, güneş batarken iç, azıcık soluklan da iç ama güneşin alnında içme, çok rica ediyorum.
Resmen annelik duygularım kabardı. Adeta az sonra çocuk ve gençlere şeftali, kayısı ve erik yedirmek üzere plaja ineceğim.
Sahi, ne işkenceydi o yahu. Küçükken yazlıkta annemin plajda bana sürekli şeftali yedirmeye çalışmasından dolayı şeftaliden soğudum yemin ediyorum. (N’aber anne?)
Neyse, bugün meseleyi “pause”layayım. Yarın kurt adam erkekler, güneş gözlüğü dikizcileri ve başka enteresan “plaj tipleri” ile devam edelim...
Paylaş