Ömür biter, tatlı su ahlakçılığı bitmez

Defne Joy Foster’ın aramızdan ani ayrılışının şokunu herkes gibi ben de atlatabilmiş değilim. Aklımda güzel gülen yüzüyle yer etmiş dünya tatlısı bir kadın Defne..

Haberin Devamı

Bir insanın, onu düşündüğünüzde aklınıza ilk olarak gülen bir yüz getirebilmesi ne zordur halbuki...
Dünyanın en matrak, en komik kadınlarından biriydi Defne Joy. Sesi kulaklarımdan, yüzü gözümün önünden gitmiyor.
Bu zehir gibi, insanı kahreden vefatın bir buruk yanı da nedir biliyor musunuz?
Ölenin arkasından konuşanı görmek.
Onun yaşadığı hayat kendi hayatına benzemiyor diye ahlak polisliği yapanları izlemek...
Buradan yola çıkarak size bir şey diyeceğim.
Hani arkanızdan konuşanlara, sizi düşman belleyenlere kızıyorsunuz ya. Hiç kızmayın.
Canı çok sıkıldığı için, sırf kendini eğlendirmek için, sanki balık tutmaya çıkar gibi insan üzmeye çıkanlar var.
Onlara da aldırmayın, kızmayın.
Sizi sevmediği için arkanızdan konuşan, kuyunuzu kazanlara hele, hiç kızmayın.
Onları duymayın. Görmeyin.
Şu kısacık hayatta size lüzumsuz mutsuzluk yaratanları görmezden gelin.
Kendinize iyilik yaparsınız.
Bırakın yaşayan biriyle uğraşmayı, artık aramızda olmayan bir şahsın arkasından bile konuşabiliyorsak, insanlığımızı tekrar değerlendirmenin vakti gelmiştir herhalde.
Baksanıza, hayat sona eriyor “arkadan konuşma” bitmiyor, “ahlak polisliği” bitmiyor...
Nur içinde yat Defne Joy.

Haberin Devamı


“Can sıkılması” üzerine

Böyle zamanlarda ne fark ediyorum biliyor musunuz?
Meğer biz nasıl saçma sapan konulara can sıkıyor, saçlarımızı beyazlatıyormuşuz...
Önümüze gelen herkesin canımızı sıkmasına izin veriyormuşuz...
Sanki hayat çok uzunmuş gibi güzel anların tadını çıkaracağımıza berbat olanları uzattıkça uzatıyoruz.
Mutluluğu çok kısa bir zaman diliminde yaşayıp “Bakalım üzerimize hangi kabus çökecek” diye bekliyoruz.
Kötü bir durum söz konusu olduğunda etkilerinin uzun vadede bizi hakimiyeti altında tutmasına izin veriyoruz...
Durmaksızın kendi canımızı sıkıyoruz. Sonra ani ayrılıklarla karşılaştığımızda “Keşke öyle yapmasaydım, keşke kalp kırmasaydım, keşke ona biraz daha vakit ayırsaydım” diye hayıflanıp duruyoruz.
Her şeyi erteleyebiliriz, sonra yapabiliriz, tatlı kısmı sona saklayabiliriz...
Fakat ne yazık ki şunu hiç düşünemeyiz: Tatlı kısmı hiç yiyemeyebiliriz...
Ertelediklerimizi hiç gerçekleştirmeyebiliriz...
“Sonra” geldiğinde, bu dünyada olmayabiliriz...
Mutlu olmak için imkanınız varken, dış kapının mandallarına odaklanıp canınızı sıkmasanız...
Hayatınız üzerinde doğrudan etkisi olmayan insanların laflarına bakmasanız...
Her güne biraz olumlu, mutlu başlamaya çabalasanız...
Fena mı olurdu?

Yazarın Tüm Yazıları