Paylaş
Böyledir beynimiz, “kötülük” saklar.
Onları saklarken ve hissettirdiği olumsuz duyguları canlı tutarken, size iyi davrananları, kibar insanları, size yapılan iyilikleri daha az hatırlarsınız.
Sadece belirli insanlara mahsus bir özellik değil bu, hepimiz öyleyiz.
İnsan beyni böyle çalışıyor, kötü hislere, kötülüğe iyilikten daha fazla tepki veriyor.
İşte tam da bu yüzden iyilik, nezaket, pozitif düşünce, yardımseverlik gibi konular hayatın “iç kıyıcı” tarafındadır birçoğu için.
Kibarlık vakit kaybıdır, üslup gereksiz bir ayrıntıdır, reytingi düşüktür.
Televizyonda olduğu gibi hayatın kendisinde de öyledir.
Makul, medeni diyaloglardan ziyade birbirine çöp gibi davranan insanların konuşmaları akıllarda yer eder.
Problem olduğunda “saldırı” pozisyonu alınır, vurucu, acıtıcı, “sinir kaşıyıcı” sözlerle düğümün hızlıca çözüleceği düşünülür.
Kişi üstünlük sağlayacağından, karşısındakini ezeceğinden emindir.
“Kötü sözler söylemekten, başkalarını aşağılamaktan veya başkasının başına gelen kötülükten zevk almak” denen insanlığın iyileşmez bir hastalığı var, onu da bir kenara koyalım.
Sosyal ağlarla birlikte hepimizin hayatına çıkmamacasına giren bir hastalık bu.
Kurtulmanın bir yöntemi var, görmezlikten gelmek ve ne ile karşılaşırsak karşılaşalım, üslubu bozmamak.
Küfre küfürle değil, insan gibi cevap vermek...
Veya hiç vermemek.
O zaman biraz kabuk tutar gibi oluyor yara ama yine de ağızda insanlığa dair acı bir tat bırakıyor.
Kötülükle var olmak bir hayatta kalma dürtüsü olabilir.
Zira iyilik ve nazik olma hali, güçsüzlükle, otoritesizlikle bağdaştırılır hep.
Sebebi şu: Empati yeteneği, insanları iyi gözlemleme ve anlayabilme becerisi, genelde onlarla aramızdaki sınırları çizmemizi zorlaştırır.
Sınırları olmayan ilişkiler ise empati kuran için yenilgi, güçsüz taraf olma, hafife alınma gibi sonuçlar doğurabilir.
Fakat empati, elinizde tuttuğunuz gizli bir güç aslında.
Hayata başkalarının gözünden bakabiliyorsanız, ne şanslısınız, insanları, dünyayı, doğayı, çevrenizi, hatta evreni, empati yeteneği olmayanlara kıyasla daha iyi anlayabiliyorsunuz demektir.
Anlayabildiğiniz insanlarla aranızdaki sınırları belirlemek, birbirlerini hiç anlayamayan insanlarınkine göre daha kolaydır aslında.
Biraz oyuncaklıdır sadece, itina gerekir, dikkat gerekir...
Kötülük, yenilmezlik ve güç; iyilik, daimi yenilgi ve güçsüzlük değildir.
Biraz da güneşli bir yerden yaklaşalım konuya: Tanımadığınız insanlara iyi davrandığınız, nezaketinizi rafa kaldırmadığınız günlerde pek aksilik yaşamadığınızı fark edersiniz.
Dalga dalga “herkesten ve her şeyden nefret ediyorum” enerjisi saçtığınız günlerin aksine, pek çelme yemezsiniz kimseden.
Kabul ediyorum, elbette insanın her gün sevgi kelebeği olası gelmiyor ama...
Medeniyetten, kibarlıktan daha ölen olmamış.
Bakın, eskiden Kuzguncuk’taki vapur bir türlü kalkamazmış. Kapıdan geçecek olanlar
“Buyurun ifinim...
Aa, lütfen önce siz...
İstirham ediyorum, rica ediyorum siz...” demekten geciktirirlermiş vapuru.
Bu da “Nezaketten ve insan gibi davranmaktan doğan ilk ve tek aksilik” olmalı...
Paylaş