Paylaş
Bu sorular neler, önce onları sıralayalım:
* Dün kendini iyi dinlenmiş hissettin mi?
* Dün tüm gün sana saygı çerçevesinde davranıldı mı?
* Dün gülümsedin ya da kahkaha attın mı?
* Dün yeni veya ilginç bir şey öğrendin mi?
* Yaşadıkların neticesinde ne hissettin? Zevk aldın mı?
Bu sorulara verilen cevaplar doğrultusunda dünya genelinde yaşayan insanların yüzde 70’inin bu sorulara olumlu yanıt verdiği görülüyor.
Dünya adına güzel haber, büyük resimde umutsuz değiliz.
Fakat konu bizim buraların insanına gelince, hava pek iyi değil.
Ortadoğu ve Afrika, dünya ortalamasının çok altında.
Türkiye’deki mutsuzluk seviyesi ise yerlerde. 2014 yılında 143 ülkeden dünyanın en mutsuz 3. ülkesi olarak sürünmekteyiz.
En mutlu bölge Güney Amerika.
Neden mutlu Güney Amerika?
Şüphesiz konu muhteşem ekonomileri, zenginlikleri değil. Zira para, kendi başına bir mutluluk sebebi değil.
Evi olmayan, beslenme, barınma gibi temel gereksinimlerini sağlayamayan kişinin ekonomik açıdan rahatlaması, hayatında önemli bir eşiği geçmesini sağlıyor, dolayısıyla bu seviyedeki para, büyük mutluluk getiriyor, doğru.
Fakat paranın daha fazlası, ekonomik açıdan daha ileri seviyedeki bir yaşam, “lüküs hayat”, mutluluk getirmiyor.
Temel ihtiyaçlar sağlandıktan ve konu “konfor” noktasına geldikten sonra, kazanılan ekstra para, doğrudan bir mutluluk sebebi olmuyor.
Herhalde buradan bizim siyasetçilerin ve para hırslılarının öğreneceği çok şey var.
Haram paranın zaten mutlu etmeyeceğini söylemeye gerek yok ama herhangi bir biçimde paranın fazlası mutlu etmiyor. (Bu konuda daha detaylı bilgi edinmek isterseniz NTV Yayınları’ndan çıkan “Hayat Kitabı”nı öneririm.)
Peki insanımız neden mutsuz?
Türkiye neden mutsuz?
Neden 143 ülke içinde en mutsuz 3. ülkeyiz?
Bu sorunun cevabı çok uzakta değil.
Neden mutsuzuz?
Başarı cezalandırıldığı için...
Kanun ve kuralla değil, “Bize bir şey olmaz ya” kültürüyle yaşadığımız için, her an, sokakta yürürken, trafikte, her yerde akıl almaz bir kaza ile hayatımız son bulabileceği için...
Buna sebep olanlar asla cezalandırılmayacağı için.
“Kader” deyip geçileceği için...
Toprağından bereket fışkıran cennet topraklar, para uğruna çölleştirildiği için...
İşsizlik arttığı için...
Güzelim şehirlerin her karışı rant uğruna betonlaştırıldığı için...
Herkesin birbirini bağırdığı, ezdiği, itip kaktığı, saygısının olmadığı bir yerde yaşadığımız için...
Hayati konularda öncelik sırası yapacak aklın kaybolduğu bir ülkede yaşadığımız için...
Eğitim kalitesi yerlerde olduğu için...
Hayatını ofiste ve trafikte tüketen iki ayaklı canlılara dönüştüğümüz, ofis saatleri ve trafikten başka hiç bir uğraşa vakit bırakmayan bir şehirde yaşadığımız için...
Etrafımızda güzellik adına pek bir şey bulamadığımız için...
Çirkin binalarla dolu denizinden havasına, toprağına kirli bir şehrin az kalan güzelliklerini göremeyecek hale geldiğimiz için...
Gallup, Türkiye’nin dünyanın en mutlu ülkesi olduğunu belirlese sizce de tuhaf olmaz mıydı?
Tabii bu durum, karalar bağlayıp oturmamızı gerektirmiyor.
Aksine, büyük değişimler küçük adımlarla başlar.
Ne demişler, “Bir fili nasıl yiyebilirsiniz? Her seferinde küçük bir parçasını yiyerek...”
Büyük mutluluklara küçük, ufacık adımlar atmadan ulaşılmıyor.
Büyük mutsuzluklar da, onu küçük küçük yiyip bitireceğiniz ısırıklar atmadan bir çırpıda ortadan kalkmıyor...
Paylaş