Moda yorumlarında sorun var!

Moda programları bir süredir pek gündemde. Kadınlarımız doğru kıyafetleri seçebilen, en şık giyinen insanlar olmak için yarışıyor ve jürili programların podyumlarında ter döküyorlar.

Haberin Devamı

Bu programlarda jürilerin diline hiç dikkat ettiniz mi?

Moda konusunda usta olarak değerlendirilen ve ahkam kesme hakkı verilen “ikon”ların, modellerin, modacıların yarışmacılarla nasıl konuştuğuna kulak kesildiniz mi? Önerilerini dinlediniz mi?

Ben size birkaçını sayayım: “Çok hoş”, “Bence bu uyumsuz”, “Eğer gece çıksaydın tamam ama gündüz için olmamış”, “Makyajını yanlış yapmışsın...”, “Ben beğenmedim...” Peki nerede bu işin profesyonel tarafı?

Zira bu tip cümleleri sokakta çevireceğiniz herhangi bir kişiden de duyabilirsiniz. Nerede gerçek moda tüyoları? Nerede gerçek püf noktaları?

İşin doğrusu, bu programlar izleyicilerine moda konusunda müthiş bilgiler aktarıyor gibi görünse de durum pek öyle değil. Gerçek bilgi kırıntılarını arayın ki bulasınız...

“İşte doğru makyajın püf noktaları” gibi bölümlerinde “Siyah sizi yaşlı gösterir” ve benzeri “püf noktaları”ndan öteye gidilemiyor. Gerçek bilgi, izleyiciyle çok nadiren paylaşılıyor.

Cengiz Abazoğlu’nun Kelebek’ten Ebru Esen Turgud’a verdiği röportajın yankıları hâlâ sürüyor biliyorsunuz. Peki neden bu kadar “kaşıdı” dersiniz bizi Cengiz Abazoğlu’nun sözleri?

Aynı sebepten ötürü!

Çünkü Abazoğlu, röportajlarında, katıldığı televizyon programlarında bir türlü modacı gibi konuşmuyor.

Bir modacıdan beklediğimiz nedir? Bizi sahip olduğu bilgilerle aydınlatsın, geçmişten, tarihten örnek versin, “bir kadın nasıl zarif olur” sözlerini, “yerçekimi gerçeği” temeline oturtmak yerine aklımızda bir dolu ampul yakacak sözlerle desteklesin...

“Vücudu iyi olsa da bikinileri dolaba kaldırsın” demesin...

Böyle bir tavsiyesi varsa, bir modacı, bu işi bilen bir profesyonel olarak bize alternatif göstersin...

İnsan bir modacı konuştuğunda “elbet bir bildiği vardır” diye okuyor.

Ancak işin içine, profesyonel yorum katılmadığında, “Bikiniler dolaba”, “Nebahat Çehre’nin tarzı çok elegan”, “Yıldız Kenter için ölebilirim” gibi cümleler karşısında okur “Peki, tamam ama tam olarak neden?” sorularını sormadan edemiyor.

Böyle cümlelerin altı, moda dünyasına dair bilgilerle dolmayınca, işi moda olmayan insanlardan çıkmış basit cümleler gibi duruyor.

Moda uzmanlarından biraz daha detay bekliyoruz. Bilgi istiyoruz. Sözlerini, sahip olduğu moda bilgisi ile desteklemesini istiyoruz.

Bir türlü “çok hoş” gibi ifadelerden, “Bu kıyafete bu fazla”lardan, “Bence olmamış”lardan, “Bence giymemeli”lerden öteye gidemiyoruz.

Haberin Devamı

Acun ve “sen” sorunu

Haberin Devamı

Acun Ilıcalı önceki gece yarışmacısı Nurcennet Uçar’ı “jüriyle senli benli hallerinden” ötürü “O Ses Türkiye”den diskalifiye etti.

En çok sinirlendiği konu, yarışmacının jüri üyelerine “sen” diye hitap etmesiydi.

Eğer jüri yarışmacıya “sen” diye hitap ediyorsa, yarışmacıya, kendisiyle aynı biçimde iletişim kurması için hak veriyor demektir. Yanılıyor muyum?

Üstelik Acun Ilıcalı, “İlk defa karşılaşılan insanlara siz denir” cümlesini kurarken, yarışmacıyla senli benli cümleler kurarak konuşmaktaydı.

Yani, esasında eleştirdiği hâl ve tavrı kendisi sergilemekteydi.

İlla yarışmacıların jüri önünde eğilip bükülmesi mi gerekiyor?

Yazarın Tüm Yazıları