Paylaş
Nefesiniz kesilmez miydi?
Veya henüz motorlu araçların olmadığı bir dönemden 2000’lere ışınlandığınızı ve işlek bir caddede, diğerleriyle birlikte hızla giden bir aracın içinde olduğunuzu düşünün. Heyecandan ölmez miydiniz?
Esasında maksat zihni zorlamaksa, o kadar geriye gitmeye gerek yok. Öğrencilik yıllarınızı düşünün...
Hatırlıyorum, İngilizce öğrendiğim yıllarda kitap okurken bilmediğim kelimeleri tek tek sözlükten bakmak o kadar usandırıcı gelirdi ki, “Bir cihaz olsa ve bana şak diye kelimenin anlamını söylese” diye hayal kurardım.
Aradan 20 sene geçtikten sonra, bu hayal gerçeğe dönüşmekle kalmadı, eskidi bile.
Bugünden ileriye baktığımız zaman da aynısı geçerli. Henüz hayal aşamasında olan, hatta hayal bile edemediğimiz bir teknolojinin, akıllı cihazların, elimiz kolumuz olacağı açık.
Hatta öyle bir gün gelecek ki, o cihazların elimiz kolumuz olduğunu bile unutacağız.
Bugün bir-iki işlevi olan cihazlar çok fonksiyonlu hale geldiğinde hayatımızın içine öyle “yedirilmiş” bir durumda olacaklar ki, daha önce hayatınızı nasıl sürdürdüğümüzü hatırlamayacağız bile. Cep telefonsuz hayatımızı nasıl yaşadığımızı hatırlamadığımız gibi...
Barcelona’da düzenlenen World Mobile Congress 2014’te duyduğum en akılda kalıcı cümle “Bugün “elektrik kongresi” ne kadar kulağa anlamsız geliyorsa, çocuklarımıza da “Mobil teknoloji kongresi” öyle anlamsız gelecek” idi.
Mobil teknolojinin olmadığı yıllardaki hayatımızı tatlı bir nostalji hissiyle hatırlayacağımız çağa doğru koşarak gidiyoruz.
50 yıl sonra “Mobil dünyadan havadisler” başlığımı, tatlı bir nostalji hissiyle okuyacağım, bakın ona eminim.
Bugün “Elektrikli dünyadan havadisler” başlığı ne kadar manasız ise, mobil dünyaya dair böyle bir tanım kullanmış olmam da beni güldürecek...
Giyilebilir teknoloji çağı
Geleceğe dair en heyecan verici yenilik, teknolojinin hayatımızın içine sızdığı ve sızdığının farkına varmadığımız bir dünya olsa gerek.
İşte, Intel Yeni Teknolojiler Bölümü Dünya Başkan Yardımcısı Ayşegül İldeniz tam böyle bir durumdan bahsediyor;
“Sizinle karşılıklı oturuyorum ve konuşuyoruz. Konuşmamız esnasında sizinle ilgili tüm bilgileri bana veren bir cihaz var diyelim.
Ve bunları hayatın akışı içinde, günlük hayatı etkilemeyecek veya dikkatimi sizinle olan konuşmamdan alıp başka bir yere vermeden yapmama yardımcı olacak.
Bu cihaz hangi duyuma hitap edecek ve bana nasıl yardımcı olacak, bunu söylemek için çok erken.
İşte, teknoloji bu kadar doğal bir biçimde hayatın içine sızdığı zaman bir devrimden söz ediyor olacağız giyilebilir teknolojiyi hepimiz kullanacağız” diyor.
Giyilebilir teknolojiler, esasında her objenin birbiriyle ve insanlarla iletişim halinde olduğu çok daha büyük bir dünyanın altında bir küme.
İldeniz, büyük resmin daha heyecan verici olduğunu söylüyor.
Biz bilimden fersah fersah uzaklaşmayı sürdürürken, dünya bilgi çağını bile geçti. Artık bilgiyi, elinizdeki datayı nasıl kullandığınız önemli.
Bakın İldeniz neler diyor:
“Bilginin değerli olduğu çağ bitti artık. Bilgiye herkes ulaşabiliyor. Önemli olan o bilgi ile ne yaptığımız, hangi bilgiyi nasıl ayrıştırdığımız, o bilgilerden ne gibi bir çıkarım yaptığımız... Biz büyük bir kültürel değişim yaşadık ve bu değişim çok hızlı oldu; sadece 5-6 sene içinde. Bilgi hala önemli ama artık onu nasıl kullandığınız daha önemli. Dönem, bu bilgiyi işleyebilen, değerlendirebilen cihazların dönemi...”
Peki nasıl cihazlar bunlar? Ne zaman bir kalem, bir defter kadar hayatımızın içinde olacaklar?
Devamı haftaya...
Paylaş