Paylaş
Ne söyleyeceği merak ediliyor.
Medyada çıkan haberlere göre Ateş, kendi hakkında konuşulanları üzüntüyle izliyormuş, biten ilişkinin arkasından konuşmazmış.
Ateş’in ne söyleyeceğini merak etmeyenlerdenim. Neden mi?
Söz konusu kişi Meryem Uzerli değil de başka bir kadın olsa... Mesela çocuk yapmayı tek “kurtulma” (yani evlilik) kapısı olarak gören, vasıfsız ama güzel, 35’inden sonraki hayatını garantiye almak için son tren olarak gördüğü bir kalın enseyi avlama peşinde bir kadıncağız olsa...
İşte o zaman işin erkek tarafını merak edebilirdim. Ancak etmiyorum.
Erkek tarafı, kendi durduğu yerden baktığında “Yeniden baba olmayı arzu etmiyordum” diyebilir. “Yoğun bir ilişki istemiyorum” diyebilir.
Kendi sebepleri vardır, kendi içinde tutarlıdır, tüm bunlar kendi hayatı açısından makuldür.
Mesela “Ne var canım, başka kadınlar 10 kere kürtaj oluyor” kendi hayatında normal bir durumdur, bunu normal karşılayan kadınlar da olabilir.
Kişinin kendi hayatı açısından değerlendirildiğinde durumun makullüğü ve yine kendi tarafından baktığında söz konusu olan haklılık hali, gerçekte olanı değiştirmez.
Ha, “Haklılık hali” derken... Şöyle bir haklılık mesela: Aldatan erkekleri düşünün.
Çoğu “Ben böyle bir insanım, tek eşli olamıyorum” bahanesini öne sürerken haklılardır. Fakat yine kendi açılarından haklılardır.
Fakat kendi açılarından -doğaları gereği- tutarlı ve haklı olmaları, onların ağzının ortasına bir tane vurma arzusuyla yanıp tutuşmamıza engel olmaz.
Meryem, Antalya’da canına kıymaya kalktığını söylüyor röportajında.
Kadınların çırpınışını genellikle erkekler yanlış okur.
“Canıma kıyacağım” diyen bir kadının, -eğer akıl hastası değilse- sadece duygularının esiri bir kadın olduğunu, kendini çıkmazda ve çaresiz hissettiğini görmek erkek için zordur.
“Gidemiyorum, beni mutsuz ediyorsun, çaresizim”in en yoğun versiyonudur bu. “Gidiyorum” demek gibi, “Peşimden gel, durdur beni, bir şeyleri değiştir” demektir esasında.
Tabii erkekler kadınlar kadar dolaylı yollardan iletişim kuran varlıklar olmadıkları için kadının arkasından giden pek görülmez.
“Öldürücem kendimi” diye saçlarını yolan bir kadının gerçekten öldüreceğini düşünür erkek.
Yeterince kuvvetli hisler beslemiyorsa, uğraşmak istemez, “yollarımızı ayıralım” der ve kadın için yeni bir süreç başlar.
Kadın dolaylı, erkek doğrudan iletişim kurar
Erkeğin evlenmek, birlikte yaşamak, hele hele çocuk yapmak gibi bir arzusu yok ise, -ki röportajdan bunu çıkarıyoruz- sorunsuz, dertsiz tasasız “takılmaca”larına geri dönmeyi
arzu edebilir.
Fakat “O çocuğa saygı duymam”, Meryem kürtaj olmak istemeyince “Gerçek yüzün ortaya çıktı”, bu da yetmedi “Kilo ver, seni cinsel açıdan çekici bulmuyorum” kısmı...
İşte bu kısmı hiçbir yerinden tutamazsınız. Kendi evinden uzakta arada derede bir hayat yaşamak zorunda kalmış, duygusal dünyası zaten halihazırdaki koşullardan dolayı sallanan bir kadına bu kadar kötülük yapamazsınız.
Söz konusu başka bir kadın olsa biraz şüpheleneceğim, biraz altını merak edeceğim, biraz erkeği de dinlemek isteyeceğim ama...
Meryem sahici bir kadın. Şöhrete mi ihtiyacı var? Paraya mı?
“Dur bir ensesi kalınla evleneyim, çocuk da yapayım da hem sosyal statü edineyim, hem çalışmama gerek kalmasın hem de çocuğum olduğu için otomatik olarak saygınlığım artsın” diyen kadınlardan mı?
Hayır.
İşte bu nedenle Can Ateş’in sözlerini hiç merak etmiyorum.
Meryem’e sıkı sıkı sarılmak, yanaklarından öpmek, “Artık üzülme, seni çok seviyoruz, muhteşem bir bekar anne olacaksın ve hayat karşına güzel kalpli bir adam çıkaracak, emin ol” demek istiyorum.
Paylaş