Paylaş
* “Elime güç geçirirsem, bunu sadece bana benzeyen insanların refahı için kullanmam” diyebiliyorsanız... Etnik köken, inanç, dil, ırk ayırmadan insan sevebiliyorsanız...
* “Elime güç geçirirsem, kendimi şaşırmam. Bilirim ki bu, pozisyonumun bana getirdiği ve toplumun ihtiyaçlarını gerçekleştirebilmeme yarayan bir tür güçtür, kişisel çıkarlara alet edilemez” diyebiliyorsanız...
* Devlet katında pozisyon edinmek, zengin olmamı sağlayacak bir araç değildir, ben ülkemin koşullarını iyileştirmek için çalışmak istiyorum” diye düşünüyorsanız...
* Aklınıza bot hesap desteğiyle Twitter’da sahtekarlık yaparak “Beni milletvekili yapın” kampanyası başlatmak gelmiyorsa...
* “Kafamdaki ahlak ve inanç modeline uymayan insanları da temsil edebilirim” diyebiliyorsanız...
* “Meclis’te avaz avaz bağırmadan, birilerinin kafasına çeşitli objeler fırlatmadan, lafına sinirlendiğim vekillerin ümüklerini sıkmadan, yaka paça ortaokullu oğlan çocukları gibi kavga etmeden işimi yapabilirim” diyorsanız...
* “Bu ülkenin önceliklerini, hayati konuları en ön sıraya yerleştirebilme becerisine sahibim” diyorsanız...
Mesela deprem riskini ranta dönüştürme çakallığından sizde eser yoksa...
Mesela kadına şiddetin, kadın cinayetlerinin acil çözüm gerektirdiğini düşünüyorsanız...
* Başörtülü bacınızla mini etekli bacınızı terazinizde eşit tartıyorsanız...
* “Meclis’e vatandaşı temsil etmek üzere çıkmış insanların ayrıcalıkları olmamalıdır” diyorsanız...
* “Hukukun üstünlüğünden başka üstünlük tanımam ben arkadaş” diyebiliyorsanız...
Lütfen vekil olunuz.
Çok rica ediyorum, derhal o Meclis’e çıkınız.
Yalvarıyorum, bir dakika bile durmayınız.
Tanıdık bir sima
Frank Underwood. “House of Cards” dizisindeki kötü kalpli, güç delisi, akıllı, kuralsız, sadece kendini ve karısını düşünen hayali Amerikan başkanı.
Netflix, 27 Şubat’ta 13 bölümlük 3. sezonu yayınladı. Bizde ise Digiturk 2 Mart’ta vermeye başladı.
Henüz ilk iki sezonu izlememişler için, size Kevin Spacey’nin canlandırdığı Frank Underwood’dan bahsetmek istiyorum.
Spacey, bu yıl Underwood rolüyle Altın Küre’yi kazandı, bunu da not düşeyim.
Bakın nasıl bir karakter Underwood...
* Kanunlara aykırı olmasına rağmen, devletin imkanlarını kullanarak seçim propagandası yapıyor.
* İşlerini karıştıran, önünde engel olarak gördüğü gazeteci ve politikacıları ezip geçiyor. Hem de kanunsuzca. Gerekirse yaşamını, gerekirse gücünü elinden alıyor ama illa ortadan kaldırıyor.
* Yalan söyleyerek destekçilerinin sevgi ve sempatisini kazanıyor. Sadece kendini düşünmesine rağmen, Amerikalılara “Sizi düşünüyorum, geleceğiniz konusunda endişeleniyorum, bana güvenin” mesajını veriyor, kitlesini buna inandırıyor, büyük destek alıyor.
* Jest ve mimiklerini bile hesaplayarak, müthiş bir vücut dili kullanımıyla karşısındakini hipnotize ediyor. Mükemmel bir hatip.
Hâl böyle ama... Tek derdi...
Ama tek derdi...
Gücünü korumak.
Paylaş