Paylaş
Kimse bilmiyor. “Film setine gideceğim” dediğimde ise “Taken seti mi, şurada çekiyorlar” diye en ufak detayına kadar anlatmaya başlıyorlar.
40 gün olmuş filmin çekimleri başlayalı. Son bir haftadır Eminönü civarındalar. Bütün esnaf setten haberdar.Aksiyon sahneleri çekiminde her türlü kolaylığı sağlıyorlar.
Filmin Fransız yönetmeni Olivier Megaton (Columbiana ve Transporter 3’den hatırlarsınız), boşuna “Buradaki aksiyon sahnelerini Fransa’da çekemezdik, bu imkanları orada bulamıyoruz” demiyor.
Yıllardır göz ardı edilen Türkiye, yabancı filmlere plato olarak biçilmiş kaftan.
250 kişi çalışıyor “Taken 2” setinde. Çoğu Türk ve daha önce çeşitli setlerde karşılaştığım tecrübeli gençlerden oluşan bir ekip var. İstanbul çekimlerinde işbaşında olan Karma Films iyi bir iş çıkarıyor.
Robert Mark Kamen ve Luc Besson’un kaleminden çıkan “Taken 2”nin hikayesinin yüzde 80’i Türkiye’de geçmekte.
İlk “Taken” filminde baba kaçırılan kızının ardından gidiyordu, bu kez hikaye tersine dönmüş. Eski CIA ajanı Bryan Mills ve karısı esir alınıyor, kızları Kim (Maggie Grace) annesiyle babasını kurtarmak için zorlu bir koşturmanın içine giriyor.
Filmin Bulgaristan, İran ve Irak’-taki sahnelerinin çoğu da İstanbul dışında kurulan setlerde çekiliyor. Bugüne dek Karaköy, Eminönü, Balat, Kapalıçarşı, Beyoğlu, Kuru-çeşme, Topkapı, Salacak, Dalaman, Göcek ve Köyceğiz’de çekim yapılmış. Ve çekimler sorunsuz gitmiş.
Bryan Mills’i oynayan Liam Neeson’un Türkiye’ye gelip buradaki ortamı gördükten sonra güvenlikle ilgili tüm endişelerini bir kenara bırakarak, koruma bile istemeden çekimlere devam etmesine ve Türkiye’de olmaktan gayet mutlu olmasına şaşmamak lazım.
Neredeyse tamamı Türkiye’de çekilen “Taken 2” başarılı olup, dünya çapında gişe yapsa ne güzel olur. Türkiye hem film platosu olarak hem de turistik açıdan daha iyi algılanır.
Amy dinliyorum
Amy Winehouse Lioness: Hidden Treasures albümü elimde. Bunlar ölmeden önce söylediği son şarkılar, son kayıtlar ve son fotoğraflar. Winehouse’un ölüm haberini aldığımız 23 Temmuz’dan bu yana zaman ne kadar da çabuk akıp geçti. Hayat tattığımız acıları, üzüntüleri, üzerine eklediği yenileriyle o kadar acımasızca unutturuyor ki.
Bunları düşünürken Winehouse’un sanki başka bir dünyadan seslenen şarkılarıyla günün sıkıntılarından bir süreliğine de olsa uzaklaşıyorum. Her açıdan gizli bir hazine bu son eseri. “Will You Still Love Me Tomorrow” ve “Body&Soul”u dinlemeye doyamayacaksınız.
Paylaş