Paylaş
Kadınları aşağılayan, cinsiyetçi, erkeğin üstünlüğünün altını çizen, bir erkeğe söylendiğinde hakaret ve “atar” sebebi olarak algılanan bir söz öbeği.
Ne yazık ki bazı sorunlar bir takım “kilit” adamların ağzından çıktığında gündeme geliyor.
Halihazırda dilimize yerleşmiş, kanıksanmış, erkek için küfür sayılan ve erkek egemen toplumda son derece sıradanlaşmış bir sözü ancak “aşırı ünlü birileri” söylediğinde konuşabiliyoruz.
“Kız gibi”yi yaşayanlara soracaksınız bir de, kadınlara yani.
Trafikte mesela, bir kadının kullandığı araçla karşılaşan yolların fatihi, yerinde şöyle bir kımıldanır.
Kadın yolda ilerlerken kurallara uymaktadır, hatta önünde hayli hızlı gitmektedir ama kadındır bir kere, 150 km/s ile gitse bile “yavaş” sayılır.
Önce kadının aracının tamponuna yapışır, sonra dünyanın sonu gelmiş gibi selektör yapar.
Kadın yol verir, bazen de yol müsait değildir, veremez. Çıldırır adam.
Kadının aracının arkasında küfürler savurarak bir sağa, bir sola yalpalar, imkan olsa havalanıp uçacaktır.
Hoş, gideceği bir yer de yoktur ileride, zaten yol tıkalıdır.
Bazısı ise selektörle hiç uğraşmaz.
Baktı kadın kullanıyor, hemen sinyalsiz bir sağ ve sol; şahane bir makasla önüne geçer.
Sürücünün kadın olması psikolojik olarak “yavaş gidiyor” algısı uyandırır yolların fatihlerinde.
“Kız gibi”lerdir çünkü bu kadınlar 150 ile gitseler bile.
Bir de paralel parkta yaşanır bu “kız gibi” halleri. Yol kenarlarına park edecek ol, hemen bir adam bitiverir yanında.
İyi niyetinden gelmiştir, beceriksiz, “kız gibi” park edecek olan kadın trafiği mahvetmesin diye gelmiştir.
Geçer aracının arkasına, kadın ona ihtiyaç duymasa, hatta direktiflerini duymasa, kendi kendine park etse bile, eliyle “Gel gel geeel, sağlaaa, sollaaa, YAVAAAAAŞ, HÜOOOOOP” diyerek, kadını “kız gibi park” tan kurtarır.
Kadın onu duymamıştır oysa ki, kendi kendine park etmiştir. Adam görevini tamamladığında “Hah, park etti çok şükür” gözleriyle bakar sana.
Trafik “kız gibi” derdinin en masum halidir tabii.
Medyada sıklıkla karşımıza çıkar bu “kız hali”.
“Erkek olmak” sorumlulukla eşdeğerdir.
Kadına bakan kişi odur, güçlü ve hayatın yükünü sırtlaması gereken odur.
Kadın, “sırt yaslanabilecek” bir varlık değildir, sırt yaslayan olabilir ancak.
Kadının da, erkeğin de bilincinin derinliklerine bu yerleşmiştir. Hiç olmadı diline yerleşmiştir.
Tabii “kız gibi”nin bu kadar hücrelerimizin derinliklerine işlemiş olmasını sadece erkeklere bağlamak, beslendiği yerleri görmezden gelmek manası taşır. Kadınların da bunda payı var.
Stratejik evlilikleri, çıkara dayalı ilişkileri düşünün bir.
“Dur şu zengin adamdan çocuk yapayım da geleceğimi garantileyeyim”cileri düşünün.
“Kız gibi” olma halini bir “kariyer fırsatı”na dönüştürenleri düşünün. (Bakın bu çok geniş bir başlık. “Tık”çı sistemden tutun, kadınlığını kullanan tüm kariyer insanlarına kadar uzuyor.)
“Kız gibi” tanımının ne kadar çok yerden beslendiğini ve ortadan kalkmasının ne kadar zor olduğunu göreceksiniz.
“Güç” gibi bir şey işte bu, işine gelen kullanıyor.
Bundan şikayet edenler bile çok lazımsa kullanıyor “kız gibi” olma halini. Kah silah olarak, kah muhtaçlık yaratmak için.
Ne kadar sinir bozucu, değil mi?
Paylaş