Kısa dönem hedeflerim

İlk fırsatta Mourinho gibi kaşlarımı çatıp “Mutluyum, valla parası iyiydi, oynadık reklamda yani...

Haberin Devamı

Aslında suratımdan da bellidir öyle aşırı bi’ mutluluğum filan yok normalde ya ÖHÖ ÖHÖ efendim ne diyordum ben, evet, çok mutluyum evimde valla, hom svit hom derler bilir misiniz. Neyse işte mutluyum yani ev, mev...”  gibi cümleleri duyacağınız bir reklam filmi çekeceğim.
Sonra delirecek, “gerçek mutluluk böyle olur arkadaş” deyip Heidi gibi kollarımı iki yana açacak, Çamlıca Tepesi’nden aşağıya ağzım beş karış açık koşacağım.
- Benetton’un yeni kampanyasından “esinlenip” (yabancı kaynaklı işleri çalmaya süslü süslü ‘adaptasyon’, ‘uyarlama’, ‘esinlenme’ deniyor ya, hah, benimki de ondan) Gülben Ergen ve Seren Serengil’i photoshop’la öpüştüreceğim. Sibel Can’ın gülerken dilini üst ön iki dişine değdirmediği bir pozunu bulabilirsem işin içine onu da katabilirim.
- “Geçmişten günümüze bir cıbıl ünlü retrospektifi” isimli bir sergi açacağım. Doğuş’un o seksi ötesi saksılı pozu ve Yılmaz Morgül’ün erkek bedenin anatomisi konusunda eğitici-öğretici fotoğrafları, serginin en önemli parçalarından olacak. Normalde şato mahzenlerinde yıllanmış ve içilecek kadehin ısısı bile belli olan şarapları tercih ettiğini söyleyen sergi konuklarıma, açılışlarda şikayet etmeden kadeh kadeh içtikleri o ucuz şaraplardan ikram edecek, eserlerime bakarak çenelerini sıvazlamalarını izleyeceğim.
- “Muhteşem Yüzyıl’ın Gülleri” isimli bir dizi çekeceğim. Bu dizi bir biçimde kendini halihazırdaki düzenlemelere uyduracak ve baştan sona SADECE reklamlardan oluşacak. Ürün reklamları varken televizyonun sağ alt köşesinde “Şimdi Muhteşem Yüzyıl’ın Gülleri” ibaresi göreceksiniz. Bu ibareyi görmediğiniz zaman ise kanalımın diğer programlarının reklamını izliyor olacaksınız. İnanın bana, bunu diziyi çok seveceksiniz. Şimdiden içimi bu dizinin heyecanı kapladı. Hatta bakın projenin sahibi olarak klişe beyanlar vermeye başladım bile: “Çok heyecanlıyım şu an, çok inandığım bir ekiple çalışıyorum. Oyuncular müthiş, herkes aynı heyecanı paylaşıyor. Bu projeye hepimiz çok inanıyoruz...”
- “Şöhret basamaklarına giden yol 80’lerden günümüze pek değişmedi gibi?” isimli ilk kitabımı yazacağım. “Önemli insanlar tanımak için geliştirilecek stratejiler”, “Bir şöhret basamağı olarak güzellik/model yarışmaları”, “Çıplak pozların ve meme görünen sevişme sahnelerinin şöhretteki önemi”, “Twitter ve Facebook’u bir ergen profesyonelliğinde kullanmak” gibi ana başlıkları olacak. Şöhret adaylarına, bir yarışmaya katılıp kazanamadıklarında, “şike oldu” diye ağlamalarını, kazandıklarında ise “birincilik benim hakkımdı” demelerini öğütleyeceğim. 40 yıllık adeti bozmasınlar, değil mi efendim. Sonracığıma, sevişme sahnesinde meme görünmesi ve görünmemesi koşullarında, oyuncunun basında gündeme gelme oranını istatistiksel bilgilerle anlatacağım.
- Güzellik ve model yarışmalarında kullanılmak üzere “kafaya tam oturan kraliçe tacı” tasarlayacağım. Şimdi, “Bre Habitus, kafadan kaykılmayan kraliçe tacı olur mu yahu?” diyeceksiniz. Olur efendim. Ben yaparsam olur. Cuk diye oturuverecek o taç kafaya. Göreceksiniz.

Yazarın Tüm Yazıları