Paylaş
Amerika’da konuşma yapan bir bakan, Türkiye’de haziranda olup bitenlerden onur duyduğunu söylüyor. Türkiye’deki manipülasyon yetmedi, elmaya armut demeler yetmedi, şimdi yeni algı yönetim hedefi uzak denizler mi?
İstiklal Caddesi’nin üzerinde bir-iki ağaç vardı eskiden. O ağaçlar neden kaldırıldı?
Taksim Meydanı’nın ne zaman ağaçlandırılması düşünülüyor?
İstiklal Caddesi demişken... Sürekli bozulan, çukurlaşan, yerinden oynayan zeminin sebebi Galatasaray’dan meydana kadar olan yeraltı su tüneli imiş diyorlar. Acaba İstanbul’un bütün cadde ve sokaklarının altından su tünelleri mi geçiyor?
Devlet yönetim katından bakınca Türkiye 3. Dünya ülkesi değilmiş gibi mi görünüyor?
“Kızınız buraya aşk yaşamaya mı okumaya mı geliyor” diyen okul müdürü, hangi hakla bu soruyu sorma ve insanların hayatını alt üst etme hakkını kendinde buluyor? Tam olarak hangi hakla, ne münasebetle? Ahlak bekçiliği kanuna mı bağlandı?
Kendi memleketinde yeteneklerinin tam aksine gitmek zorunda bırakılan, istemediği işlerde çalışmak zorunda kalan, yeteneğinin doğrultusunda gitme fırsatı elde ettiğinde ise “Burada yaşanmaz arkadaş” diye terk-i diyar eyleyip el oğluna yarayan insanları düşünecek olursak... Bu mükemmel eğitim sistemine dershanelerin kapanması bir katkı yaratabilir mi? Hayır dershaneleri kapatma demiyorum, hobi olarak yine kapat ama önce eğitim sistemi öğrenciye ihtiyacını verecek ki dershaneye lüzum kalmasın. Yanlış mı söylüyorum? Hoş, esas derdin eğitim olmadığını biliyoruz, bizimkisi de laf. Ölmüş insanlar üzerinden siyaset yapan, öğrenci üzerinden mi siyaset yapmayacaktı... Hah.
Dünya karedir a dostlar
Kırmızı ışık yanarken ve HERKES dururken, önündeki bir araçlık yere ilerlemek ve orada durmak için çılgıncasına kornaya abanan sürücülerin aklından tam olarak ne geçmektedir?
“Zayıf oyunculuk”un Türkiye sınırları içinde tercümesi “başarılı oyunculuk” mudur? İlkokul müsamerelerini süper dizi diye izlememiz ve zaman geçtikçe vasatlığı normalleştirmemiz doğal bir sürecin sonucu mudur?
“Günaydın”ınıza, “iyi akşamlar”ınıza, “kolay gelsin”inize cevap vermeyen insanların, bunlara yanıt vermemelerinin tam olarak sebebi nedir?
İnsanlara hizmet maksadı taşıyan devlet adamlığını “halkın erişemeyeceği bir lüks hayat” olarak algılayan insanlar, acaba hayatlarının hangi noktasında bu yanılgıya düşmüşlerdir?
Öldürülen parsın Anadolu değil İran parsı olduğuna sevinmek, derin bir “oh” mu çekmek gerekmektedir? Eğer öyleyse, tam olarak nedendir?
Evrenin merkezinin dünya ve insan olmadığına çok şaşıracak kaç kişi vardır?
Algı yönetimiyle doğanın işleyişini değiştirebileceğine inanan politikacılarımızın bu hastalığına nasıl bir çare bulunur dersiniz?
Peki, “Ben halkıma ‘dünya karedir’ dersem ve sözlerimin arkasında durur, gerekli medya organlarını dünyanın kare olduğu konusunda yayın yapması için yönlendirirsem, dünya kareymiş gibi yaşayabiliriz” diye düşünen politikacılarımıza, dünya kareymiş gibi yaşayamayacağımızı anlatmanın herhangi bir yolu var mıdır?
Paylaş