Paylaş
Kütük meselesi: Biliyorsunuz biz kadınlar evlenince, Medeni Kanun icabı nüfus kaydımız eşimizin kütüğüne taşınıyor. Geçen sene İzmirli Dr. Gülsüm Dolgun “Nüfus kaydıma dokunma” isimli bir kampanya başlatmıştı. Dolgun, “Evlilik bir insanın kendi kimliğini bırakıp bir başka insanın kimliğini giyinmesini zorunlu mu kılmalıdır?” diye soruyordu.
Haklı bir soruydu bu zira erkek egemen sistem kendini Medeni Kanun’da bile açık ve net ifade etmiş. Resmen kadın babanın kütüğünden alınıyor, bir başka erkeğin, eşin kütüğüne veriliyor. Kadın, bir erkekten diğer erkeğe transfer ediliyor yani.
Yıl olmuş 2013, nüfus kayıt sistemini yenileyecek, “erkekten erkeğe transfer”i değiştirecek teknolojimiz yok mu? Var şüphesiz fakat o sistemi değiştirecek “kafa” var mı....
Hele ki bu dönemde... Dahası, sırf evlendiğimiz için hayatımızda hiç ilgimizin bulunmadığı uzak şehirlere ait sayılıyoruz. Anneyiz, bacıyız, “bayan”ız ama kendi başımıza varlıklar olamıyoruz. Ancak memleketin bir ucundan bir ucuna, bir erkekten bir erkeğe transfer edilebiliyoruz. Neden? Cevabı yok.
Ördek kadınlar: Belki de onlar bir ırk... Dünya dışı varlıkların bizleri izlemek için insan suretinde gönderdikleri canlılar... Bazen bir sporcunun eşi, bazen bir işadamı zevcesi bazen de kendini ailesine ve haşarı oğullarına vakfetmiş bir cemiyet kadını olarak karşımıza çıkıyorlar... “Real housewives of Istanbul City” programı çekilse, yapımcılar yarışmacı bulmak için sıkıntıya düşmez. Zira şehrin belirli bölgelerinde metrekareye 4 ördekleşmiş cemiyet kadını düşüyor.
Onları hepiniz çok iyi tanıyorsunuz. Onlara zaman zaman mecburiyetten “çok iyi görünüyorsun şekerim” iltifatları ediyorsunuz ama arkalarından “Ne yapmış kendine, yazık” diyorsunuz...
Ortak özelliklerini hepimiz çok iyi biliyoruz: Şişirilmiş dudaklar, hep nezle gibi görünen hokka bir burun, çizilmiş kaşlar ve mimik yoksunu yüz ve buz gibi bakan gözler...
Hayır, sevgili kendini arızalarıyla seven Habitus okuru, hayır. Güzellik kavramı kadınların ördekleşip “Ay çok güzel olduk” diyeceği kadar değişmiş olamaz.
Modern dünyamız, idealize edilen imkansız kadın figürü, kadınların kendilerine bakışlarını bu kadar çarpıtmış olamaz.
Dallı güllü Facebook romantikleri
Facebook romantikleri: Can dostum Mark Zuckerberg Facebook’ta birtakım lüzumsuz değişiklikler yaptığından beri birçok kullanıcı bu oluşumdan soğudu.
Soğumayan bir güruh var ki, onları biliyorsunuz daha önce “Çin atasözcüleri” olarak tanımlamıştık. Hayata dair endişelerini, dostlarına sokuşturmak istedikleri lafları birilerinin söylemiş olduğu sözler üzerinden söyleyen kadınlar hani...
Tabii, eğer Çin atasözcüleri ordusu varsa, kolluk kuvvetleri de var. Yalnız değiller. Kolluk kuvvetleri, karşımıza Facebook romantikleri ve Farmville/Ruby Blast Adventures oyuncuları olarak çıkıyor. Eğer Facebook sayfanızı açtığınızda karşınıza özlü söz eşliğinde dallı güllü bir görüntü, bir yavru kedi-köpek çıkıyorsa, dostlarınız arasında “Facebook romantikleri” olduğunu kabul etmelisiniz. Onlardan aldığınız haberler “Arkadaşınız Ruby Blast oynamanızı öneriyor”dan öteye gidemiyorsa, “Vay anam vay” diyebilir, yastığınıza sarılıp ağlayabilirsiniz.
Üstelik bu iş sadece bize mahsus değil. Dünyanın dört bir yanında, Alaska’dan Venezuela’ya, Çin’den Panama’ya, her yerdeler.
Sayıları kabul etmek istediğimizden çok daha fazla, üstelik İngiliz bilim adamlarının yaptığı araştırmalara göre her gün çocukluktan ergenliğe geçen 800 bin ergen dallı güllü özlü söz paylaşmaya ve Ruby Blast oynamaya başlıyormuş.
21 Aralık’ta kıyamet koparsa eğer, Şirince’deki ahaliyle birlikte bu güruh da kurtulacak. Dünyadaki tüm felaketlere dayanmış virüsler gibi, “Facebook romantikliği”, “dal-gül sevdası” ve elbette Farmville ve Ruby Blast oyunları baki kalacak, bakın söylüyorum.
Paylaş