Kadın olmak zor mu?

Bu soruyu sorduğunuzda, pek çok erkekten alacağınız yanıt farklı olabilir.

Haberin Devamı

Erkek, kadınlığını kullanarak yol alanlarla sık sık karşılaşmışsa, çalışma hayatında bu tip kadınlarla karşı karşıya kalmışsa kadın olarak yaşamanın daha kolay olduğunu bile iddia edebilir.

Fakat gerçekte olanın neye benzediğini aşağı yukarı hepimiz biliyoruz.
Kadın olarak yaşamanın içinde şiddeti, yazılı bir kural olmasa da “erkekten aşağıda” olarak görülmeyi, iffet ve namus kelimelerinin çağrışımını...
Toplumsal normlara aykırı davranan kabahatsizin bile “haklı ölümünü” içerir.
Erkekten kötü araç kullanır, yöneticilik becerileri erkekten daha zayıftır, bir konuyu anlaması erkekten daha fazla vakit alır.
Tüm klişe sözler doğrudur kadın-erkek eşitsizliği üzerine, hepsi günlük hayatımızda vardır.
Kadın “taciz edildim” der, illa “kuyruk sallamışsındır” diyen çıkar.
Adam kadını öldürür, mahkeme adam kadını “aşırı sevdiği için” öldürdüğüne kanaat getirebilir, tasarlayarak öldürmeden saymaz, cinayette hafifletici unsurlar görebilir.
Genel anlamda hayatın temellerinin rastlantılara dayandığı ve hukuku sağlayacak mekanizmaların keyfiyete bağlandığı bir ülkede herhangi bir insanın yaşaması kolay değilken, kadının hiç değil.
O dışarıdan pek modern işler, pek modern hayatlar yaşıyor gördüğünüz kadının da gözünün morarması aynı evde yaşadığı sevgilisini sinirlendirmesine bakıyor çoğu zaman.
Aynı evde bir erkekle yaşayan kadın da toplum normlarına göre aykırı görüldüğü için bir “hak edilmişlik” çıkıyor ortaya.
Ne büyük adaletsizlik, değil mi?
Şiddet, belirli bir profile, belirli bir hayat standardına, eğitim seviyesine veya ekonomik refaha bağlı değil Türkiye’de.
“Çok seviyorum, gözüm karardı, ya benim olacaktı ya da hiç kimsenin” dürtüsüyle bir kadının canını alacak potansiyeli taşıyan erkekler toplumun her katmanında yer alıyor.
Şiddet haberleri azalmıyor, artıyor, hafifletici indirimler ve darmadağın hukuk karşısında erkekler beklediğinden hafif cezayla yırtacağını biliyor çünkü.
Bu haberlerin azalmayacağına emin olabilirsiniz.
Devlet kadınla erkeği eşit görmedikçe, güç sahipleri devlet katında erkeklerle kadınlara eşit görevler dağıtmadıkça ve davranmadıkça, kadın katillerinin davalarında hafifletici unsurlar buldukça, vatandaşlar “baba”larına benzeyen evlatlar olmayı sürdürecekler.
Kadının “aşağılık” olması normalleşecek, öyle normalleşecek ki, “Kadın gibi ölmeyeceğiz” diyenler çıkacak ve hatta bunu “Ben kötü bir şey demek istememiştim ki?” diye savunacak şuura erişmiş olacaklar.
“Devlet kadını eşit görmüyorsa, ben de görmem” diyen çıkacak.
Karılarını kendi malları sayacaklar. Eşyadan sayacaklar. Bugüne kadar saydıkları gibi.
Kadını erkekten ayıran söylemden güç alacaklar.
“Hamile kadın dışarı çıkmasın”, “Kızlarına sahip çıksalarmış”, “İşsizlik var, çünkü kadınlar da iş arıyor”, “Tecavüze uğrayan doğursun, gerekirse devlet bakar” gibi cümlelerden güç alacaklar.
Taktıkları kravattan, “laf çevirme” becerisi yüksek avukatlardan ve laçka bir hukuk sisteminden güç alacaklar.
Zaten öldürdükleri ve şiddet uyguladıkları kadın bir gün haber olacak, en fazla birkaç gün sosyal medyayı sallayacak, sonra herkes hayatına bir şey olmamış gibi devam edecek.
Eğer bir gün kadınlar için daha eşit bir dünyada yaşamak istiyorsak, kadınla erkeğin eşitliği önce dilde başlayacak. Söylediğimiz sözde.
Bakışımızda, duruşumuzda.
En önemlisi, devlet vatandaşa örnek olacak.
Terazisinde eşit tartacak. Hem özünde, hem sözünde kadını erkekle aynı seviyede tutacak.
Sadece katillere değil, şiddet eğilimi gösterenlere de büyük cezalar verecek.
Toplumsal normlara, kişilerin ve toplulukların ahlak anlayışına göre değil, evrensel hukuk kurallarına göre en ağır cezaları verecek ve uygulayacak.
Hafifletmenin, affın bahsi bile geçmeyecek.
İşte bütün bunlar olduğunda ancak kadınlarla ilgili kötü haberler gelmemeye başlayacak.
O zamana kadar, ki o zamana da şimdilik epey vakit var gibi görünüyor, kendimizi koruyabilme gücümüz, ne yazık ki rastlantılara bağlı.
Rastlantılar, kurnazlık ve keyfiyete bağlı kurallarla işleyen bir sistem, bize böyle bulanık bir gelecek vaat ediyor.
Elbette değişecek. Bu düzen elbette değişecek.
Bu düzen, kadını aşağıda gören “güçlü erkekler” sayesinde değil, insan hakları çerçevesinde düşünebilen, karşısındakini “kadın” ve “erkek” olarak ayırmadan, insan olarak görebilen başta kadın ve erkekler sayesinde değişecek.

Yazarın Tüm Yazıları