Bana “Sevgili Habitus, şu hayatta en çok neden korkarsın” diye sorsanız, “Bir mağazadan çıkarken durduk yere alarmın ötmesi ve ‘vayyy kleptoman!’ bakışlarıyla karşılaşmak” konusunu listemin ilk sıralarına rahatlıkla yerleştiririm.
Kabahati olmamasına rağmen suçlu pozisyonuna düşmek sadece benim değil, birçok kişinin korkusudur herhalde.
Yine ne maceralar yaşadım yahu. ıki yıl önce satın aldığım bir çantanın astarına dikilmiş ve varlığından bile haberdar olmadığım bir alarm, gezdiğim tüm mağazaların alarmlarını öttürdü. Senin Habitus “sinsi gibi mağaza mağaza dolaşan hırsız” pozisyonuna düştü!
Satın alırken de kimse “senin çantaya alarm gizledik” demiyor ha. Yahu, hadi yerini söylemiyorsun onu anladık ama bari varlığından haber ver! Çantam niye ötüyor diye falcıya mı gideyim yani. Üçüncü gözümün mü açılmasını bekleyeyim, nedir?
Neyse, ciyak ciyak öten son mağazadaki görevli “Belki çantanızın içinde alarm vardır” ihtimali üzerinde durunca, “sen ne diyorsun?” dedim, “ne olur, bul şu alarmı”. Çantayı boşalttık, eliyle yoklaya yoklaya buldu hafif bir tümsek. Sonra çantayı söktü, anlaşıldı ki o tümsek bir alarm. Çıkardı, ben de ebedi huzura kavuştum. Tabii bunlar olana kadar 4 mağazada yeterince alarm öttürmüş, yerin dibine girmiştim.
Eh, mağaza alarmı kulaklarınızı patlatırcasına VOııı VOıııı diye çalınca bir şey yokmuş gibi davranmak da zor.
Becerebilirsen pervasızca yürüyüp çıkacaksın. Arkandan “honföndöö” diye bağıran, koşup kolundan yakalayan yoksa ne ala. Mağaza görevlisinin seni durdurma, çantanı kontrol etme hakkı var elbette. Bunu yaparsa yandın işte. Bir şey çalmadın ama bunu ispatlamak zorundasın! ışte böyle zamanlarda kırılgan tüketici kardeşlerimde bir Emrahlaşma, bir isyan; hiddetli bünyelerde ise Kadirizm belirtileri kaçınılmaz oluyor.
Değişmeyen bir şey var: Her iki ihtimalde de olay çıkıyor. ınsanlar toplanıyor, HERKES sana bakıyor, günün zehir oluyor...
Bu durum, şu satırları okuyan herkesin başına en az bir kez gelmiştir herhalde...
* * *
Yoksa sen de benim gibi artık mağazalara girmeye korkuyor musun sevgili masum Habitus okuru? Diyor musun, “Her mağaza kapısı benim için bir ölüm tuzağı?” Vallahi ben “Ya ötersem?” diye düşünmekten bitap düştüm.
Bir alışverişimiz vardı o da korkudan bitti...
Peki ne yapmalı?
Şu aşağıda anlatacaklarımı dikkatle okumalı!
Neden ötüyoruz?
Biliyorsunuz ki, tekstil ürünlerine iğneyle tutturulan mıknatıslı alarmlar satış işlemleri yapıldıktan sonra kasada sökülüyor. Bu kocaman alarmların takılmasının mümkün olmadığı ayakkabı, çanta, kitap, cd veya kozmetik ürünü gibi küçük ebatlı ürünler ise üç farklı tür EAS (Electronic Article Surveillance), yani elektronik ürün takip sistemiyle korunuyor.
Bunlardan ilki kitap-defter gibi ürünlerde bulunan ve genellikle kare bir kağıt parçası gibi görünen radyofrekans etiketleri. Bu etiketler kasada deaktive edilince bir daha herhangi bir yerde ötmüyor.
Gelelim tehlikeli olan iki türe:
Biiiiir, yine kitap defter, CD gibi ürünlerde kullanılan, ince metal şerit görünümlü elektromanyetik etiketler.
İkiiiii, ayakkabı, çanta gibi ürünlerde kullanılan, küçük, uzun bir dikdörtgen biçiminde olan akusto-manyetik etiketler.
Aldığınız neredeyse her ürünün bir yerlerinde var bu etiket-alarmlardan. Siz kendi elcağızınızla bulup çıkarmadıkça, gittiğiniz her yere bu pek teknolojik alarmları taşıyorsunuz.
Giyim mağazalarından satın aldığınız çoğu aksesuvar, akusto-manyetik etiketlerle korunuyor.
Bu etiketler, yapıştırıldığı ürünü kimseler çalamasın diye malın üretimi sırasında, gizli bir yere sabitleniyor.
Çantamın astarının içine sabitlenmiş etiket de bunun ennnn güzel örneği.
Peki nasıl çözeceğiz bu işi?
Bu arada benim çanta Zara’dan. Hem Zara ile hem de Zara’nın bağlı olduğu ıspanyol Inditex firmasıyla görüştüm. Bir teknik arızadan bahsedildi, ıspanya’daki merkezin bu konuyla ilgilendiği söylendi. Inditex çatısı altında Zara haricinde Bershka, Stradivarius, Massimo Dutti, Pull&Bear ve Zara Home da bulunuyor.
Son olarak benden bir tavsiye; dünyanın her yerinde markaların çoğu, ürünlerini bu tip elektronik ürün izleme sistemleriyle koruyor. Dolayısıyla nereden alışveriş ederseniz edin, bir ürün satın alırken manyetik etiketin nereye sabitlenmiş olabileceğini mağaza görevlilerine sorun ve sökülebilecek bir yerdeyse muhakkak sökün... Alarmın kasada “öldürülmesi” kısa bir süre sonra pek bir şey ifade etmiyor...
Hayatımızı özetlemiş
Candan Erçetin’in albümünü bugün dinleyebildim.
“Tam 5 yıl, 5 ay, 27 gündür susuyorum. Yaşıyorum, görüyorum, hissediyorum, düşünüyorum, yazıyorum ama susuyorum... Sanırım artık bir şeyler söylemenin zamanıdır” demiş albümü için. Beklediğimize değmiş.
“Kader” şarkısına dikkat edin.
Biliyor musunuz, bence Candan Erçetin, bu şarkı ile kadınlığın manifestosunu yazmış aslında. Hayatımızı anlatmış, özetlemiş 11 dizede.