Hakikat-sonrası dünya

Kişisel dünyamızda problemleri ele alış yöntemlerine baktığımızda, dünyanın gittiği yere pek şaşırmamak lazım.

Haberin Devamı

Kitlesel olarak “ben böyle düşünüyorum, doğru olan bu, sen de buna uyacaksın”cılık aslında kişisel problemlerle baş etme (daha doğrusu edememe) yöntemlerimizin, kendine bir sürü arkadaş, yandaş bularak güçlenmiş hali.
Kişisel dünyamızda problemlerin çıktığı yer neresidir?
Bir konu hakkındaki kanaatimizin gerçekler yerine şahsi deneyimlerle şekillenmiş duygu ve inançlarımıza göre şekillenmesi...
Olana değil, olduğunu düşündüğümüz konuya yönelik bir acı geliştirmek...
Gerçekte olanı değil, kendi perspektifinden baktığın haline inanmak, ona göre ıstırap yaratmak...
Sonra bu ıstırabı çözmek için yöntemler geliştirmek, istediğin olana kadar uğraşmak...
Bir konuya verilen tepki, gerçekler yerine kendi duygularımıza göre şekillendiğinde, tepkinin yarattığı acıyı engellemek kolay olmuyor.
Sana acı çektiren bir durumun analizini yaparken “Acaba ben bu tepkiyi verdim ama gerçeklere göre mi yoksa konunun kendi duygu ve inançlarıma göre şekillenmiş haline mi?” diye soracak bir vaziyetin olmuyor.
Acı çekiyorsun işte kardeşim, gerisi hikaye...
Kendini anlatabilmenin yollarını arıyorsun, gerçeklere göre haklı ya da haksız olman önemli değil, sen haklı
olduğunu düşünmüşsün
bir kere, anlaşılmak ve acını hafifletmek istiyorsun.
Her ne kadar “acı hafifletmek”, yerinde bir istek gibi görünse de, pusula “gerçek” olmadığında, içsel karmaşa başlıyor.
Gerçeği aklımızda çarpıttığımızda, iyileşme de sahici olmuyor.
Bu durumu kişisel olarak tespitini
yapabiliyor ve kendi hayatınızda her zaman gerçeklere göre objektif bir tavır almaya gayret gösteriyorsanız, ne
mutlu size.
Demek ki toplumsal olaylara da benzer biçimde bakabileceksiniz.
Tabii bu “aydınlanma”yı yaşamak, yaşasanız da uygulayabilmek kolay değil.
Dünya nüfusunun çoğu yapamıyor, üzülmeyin.
Tam da bu sebeple yılın kelimesi “hakikat
sonrası” oldu.

Haberin Devamı

Kişisel sorun/ toplumsal sorun

Dünya, artık gerçekler ve objektif bakış açısının değil, olaylara/kişilere verilen kişisel inançların ve şahsi duyguların yarattığı rüzgarla şekilleniyor.
Yani insanların, şahsi hayatlarında etkili olan subjektif karar
verme mekanizması, toplumsal ölçekte çalışıyor artık ve “hakikat” dediğimiz, toplu halde “Ben böyle düşünüyorum, o zaman gerçektir”ciliğe dönüşüyor.
Gerçeğe tepki vermekle “gerçek olduğunu düşündüğün şeye” tepki vermek arasında büyük fark var.
Kişisel hayatta yaşanan kaosları çözmenin anahtarı, gerçeğe bağlı kalmak.
Toplumsal ölçekte sorunları aşmakta kullanılacak anahtar da aynısı.
Gerçeğe bakabilmek de üstün bir beceri gerektiriyor, zor.
Duygu ve inançların esaretinden, travmaların penceresinden bakmak kolay olanı ve çoğumuz bunu yaptık, yapıyoruz.
Kolay yolu seçen milyonlar sadece kendi kişisel hayatlarını değil, ülkeleri, toplumları, hayatı, dünyayı şekillendiriyor.
Milyonlarca insan kolay yolu, “Ben böyle hissediyorsam, gerçek odur” yolunu tercih ettiği için “hakikat sonrası” kelimesi yılın kelimesi seçildi.
Soru şu: Duygularımızın gerçekleri bastırmasına izin vermeye devam edecek miyiz?
Hislerine göre karar vermiş insanların yanlış seçimlerinin sonuçlarını yaşamaya çok da hevesli değilim de...
O açıdan soruyorum...

Yazarın Tüm Yazıları