Gerek var mı?

Seçimler sayesinde pek hareketli günler yaşamaktayız sevgili içi sıkılan Habitus okuru.

Haberin Devamı

“Hareketli günler yaşıyoruz” diyorum ama zaten hareketsiz bir gün yaşamak da pek mümkün değil hani.
Şöyle beş dakika yatmış dinlenirken, sessiz sokaktan geçen parti arabasından çıkan gümbürtüyü duyunca korkmuş kedi gibi koltuktan bir metre zıplayıveriyor insan.
Seçim işkencesinin bitmesine az kaldı lakin –hadi şimdi geç kaldık ama- bir sonraki işkence dönemi için birileri vatandaşın akıl ve kulak sağlığını düşünecek bir girişimde bulunsa diyorum.
Zira güneşi görmemize mani olan bayrakların haricinde, otobüslerinden çıkan seslerden ötürü, bırakın kuş sesini, böcek sesini, “normal şehir sesi” neye benzer, onu dahi unutmuş bulunuyoruz. Zaten bir ses eski belediye otobüslerinin sesini bastırdı mı, orada duracaksın.
Hani çok lazımmış gibi kimi internet sitelerine müzik koyarlar, sayfa yüklendiği anda, saçma sapan bir şarkıya maruz kalır ve nereden kapatacağını şaşırırsın ya, işte aynen o hissi yaratıyor parti şarkıları bende. Üstelik “mute” tuşuna da basamıyorsun, çok fena.
Eğer parti bayraklarının arasından olur da görebilirseniz, partilerin seçim ofislerini semtlerin en pahalı yerlerinden kiraladıklarını göreceksiniz. Vallahi içim acıyor yapılan masrafı görünce. İnsan gövde gösterisi için bu kadar kasmamalı bence.
Ama gövde gösterisi dünya üzerinde iki ayak üzerinde durabilmenin en önemli gereklerinden biri haline geleli beri durum böyle, ne yaparsınız...
Ne fena iştir bu da, gövde gösterisi olmazsa adam “güçsüz” farz edilir, ama gövde gösterisi yapınca da “ne gerek vardı” denilir. Çok zor bu işler çooook.
Zaten başımıza ne geliyorsa gövde gösterisi yapan, yaptığı işi çok cilalayıp satan ve bu cilayı yediren “karar mekanizmalarının” başını çektiği düzenden geliyor.
Gerçek, dolu dolu ve emek verilmiş işe paye verilmiyor artık, onun yerine sıradan işleri iyi cilalamayı bilenlerin ve gerekli kişilerle iyi iletişim kurmayı becermiş kişilerin işleriyle oyalanıyoruz.
Evet sevgili seçim yorgunu Habitus okuru, ben bu sebeplerden ötürü hayattan soğudum.
Seçim ofisleri ve parti şarkıları değil sadece, plastik bayraklar, el ilanları, afişler ve sadece gövde gösterisi olduğu için bilinen diğer “seçim yarışında olmazsa olmazlar” sayesinde yorgun düştüm.
Bir sonraki seçimde de aynı manzaraları yaşayacaksak bari büyük bir geri dönüşüm projesi filan başlatsınlar.
Artık “sinirlerimizi bozmayın” deme peşinde de değilim, sinir kalmadı ki bozulsun kardeş. Birisi de çevreyi düşünsün.
Bakalım seçimden sonra kim yarattığı pisliği en iyi temizleyecek.

Haberin Devamı

Emre Aydın’dan havadis var

Haberin Devamı

Bilirsiniz, dünyadaki büyük isimlerin neredeyse, hepsinin, tekstil ürününden ev dekorasyonuna, parfümeriden aksesuvara, aklınıza gelebilecek her alanda tescilli orijinal ürünleri satılır. Bu, bir sanatçının markalaşması için önemli adımlardan biri.
Türkiye için konuşacak olursak, bir müzisyenin adı ve resminin olduğu ürünleri ancak kendi kendinize baskı ile yaptırdığınızda görebilirsiniz. Sağda solda satılan, izinsiz fotoğraf ve isim eklenmiş ürünlerle de sık sık karşılaşıyoruz.
Lisanslı ürünlerini satsa, alıp bağrına basacak kitleye sahip onca müzisyenimiz varken bu alana niçin hiç girilmez de sanatçının üstünden yasal olmayan yollarla para kazanmayı kolaylaştıran, suiistimale açık kocaman bir alan yaratılır merak ederdim.
Nihayet bir müzisyen, kendi adına tescillenmiş ürünlerden oluşan bir koleksiyon çıkardı.
Emre Aydın’ın tescilli ürünleri, dünden beri bir online alışveriş sitesi olan www.keyfimoda.com’da satışta.
Bu proje için 6 tasarımcı 200 model üretmiş, 21 tanesi üretilip satılmak üzere seçilmiş. Şimdilik koleksiyon tişört ve bir adet sweatshirt’ten oluşuyor. Emre Aydın “lisanslı ürün” konusunda fitili yakmış bulundu, bakalım arkasından kimler gelecek...

Yazarın Tüm Yazıları