Paylaş
Neden en büyük hakaretlerin, en acımasız yorumların, en çirkin sözlerin hedefinde olurlar?
Şöhretli insanlara yönelik bu acımasızlığın ve nefretin kaynağı, genellikle büyük bir şöhret ve edinilmiş zenginliğe karşı takınılan tavırdan kaynaklanıyor.
Bulunduğu yeri, sosyal statüyü ve aldığı alkışı hak etmediğini düşünen kitleler, karşılarındakinin kendileri gibi, düşünen, hisseden, etten kemikten bir insan olduğunu unutuyor, akıllarında onları cansız bir varlığa, bir televizyon karakterine dönüştürüyorlar.
Dolayısıyla yorumlarını karşılarında o cansız varlık duruyormuşçasına yapıyorlar.
Ekranlardan veya sahnelerden tanınan isimler genellikle bir “figür”, “magazin figürü”, “eğlence dünyası figürü” veya “sahne figürü” olarak bellendiğinden ötürü, en ufak hareketleri, sonsuz bir gıybet sarmalının ateşleyicisi olabiliyor.
Bir düğün pastası yüzünden zevksiz ilan edilebiliyor, aileleri üzerinden akıllara gelebilecek her türlü çirkin sözün hedefi olabiliyorlar.
Mesela Demet Akalın, kızı hakkında çok çirkin yorumların yer aldığı bir siteden bahsetti Twitter hesabında.
Kendi hayatlarında, tanıdığı insanlar arasında bir anne-çocuğa dair böyle yorumlar duyduğunda kalbi acıyacak insanlar, konu tanımadıkları ve “figür” olarak kodladıkları biri olduğunda son derece vicdan yoksunu olabiliyor.
Ekranda şarkı söyleyen insanı ve çocuğunu plastikten yapılmış ve hisleri olmayan süslü bir figür, yani gerçek olmayan bir varlık olarak kodluyorlar akıllarında.
Benzer biçimde, Tarkan’ın yaptığı düğün ve eş seçimi de aynı incitici sözlerin hedefi haline geldi son iki günde.
Burada da, Tarkan’ın izleyiciyle kurduğu ilişkinin kodları ön plana çıkıyor elbette.
Tarkan, özel hayatıyla sık haber olmuş bir isim değil.
Tarkan dediğiniz zaman sahnede, parıltılı bir dünyadan gülümseyen, spot ışıkları altında sahnede devleşmiş bir müzik insanı geliyor akıllara.
Bir “insan” değil yani, bir figür yine.
Üzerine bir de “megastar” halleri eklenince, iş büyüyor.
Öyle büyük, öyle bulutların üzerinde bir yerde ki, hiçbir yere koyulamıyor, öyle değerli.
Dolayısıyla, yanına kimseyi yakıştıramıyorlar.
Suç: Tarkan’la evlenmek!
Tarkan’ın eşi Pınar Dilek’e de pek çok yorum yapıldı evlendikleri günden beri. Dilek’in “suçu” neydi peki?
Bir cümle: Tarkan ile evlenmek.
Yani, bir “figür” olarak algılanan, üstelik çok el üstünde tutulan bir sahne insanıyla hayatını birleştirmek...
Şöhretli insanların etrafındakilerin hayatı bu anlamda zor.
Bir ünlü çocuğu, eşi, akrabası veya arkadaşı olmak, ünlünün kendisi olmaktan daha zor.
Şöhret sahibi isimler, çirkin yorumların kaynağını biliyorlar genellikle.
Kendi his dünyalarında bu tür sözlere karşı kalkan geliştiriyor olsalar da, bunu yakınlarının yapması bazen zaman alıyor.
Eşler, çocuklar, yakınlar eğer çirkin yorumların kendi şahıslarına yönelik olduğunu düşünüp vaziyeti içselleştirdiklerinde, hayatlarını normal bir psikoloji ile sürdürmeleri imkansız oluyor...
Bakınız, ecnebi kardeşlerim bu nefret yorumlarını yapan kişilere “haters” demişler, biz “nefretçiler” olarak çevirelim bunu.
Sosyal medyada çirkin yorumların hedefinde olduklarında, bir tepki verecekleri zaman illa “Haters gonna hate” derler, yani “Nefretçiler, (biz ne yaparsak yapalım) nefret etmeye devam edecekler” anlamında...
Bilirler yani, nefretçilerin nefret kusması için, gözlerinin üzerinde kaş olması bile yeterlidir...
Pınar Dilek, “Haters gonna hate” dünyasına hızlı bir giriş yaptı bu evlilikle...
Bu duruma erkenden uyanır, her duyduğuna üzülmez umarım.
Paylaş