Paylaş
Nasıl kesilmesin?
Son yıllarda içinde boğulduğumuz durum içinde, müzik, sadece eğlence demek.
“Müzik” deyince akıllara gerçek müzisyenlerin “müzik” demeye bile çekindiği fabrikasyon plastik şarkılar geliyor olmalı sadece...
Veya sadece dans etmeye, göbek atmaya veya eğlenceli zamanlara eşlik etmeye yarayan bir araç.
Çağrışımları içinde “içkili ortamlar” da var.
Dolayısıyla olsa da olur olmasa da olur gibi geliyor bazılarına. Hatta olmasa daha iyi!
Hayatında müziğe yer olmayan, müzik konusunda hiçbir fikri bulunmayan, olan fikirleri de temelinden yanlış olan insanlar ancak böyle kararlar alabilirler.
Eğlence meselesi bir yana, ülkemizde ne yazık ki “iş” olarak görülmeyen bazı meslekler var.
Bunların başında sanat ve yazarlık içeren her türlü meslek dahil.
Bu alanlarda top koşturuyorsanız, sizden bedava iş beklenir.
Bu işleri yapanlar emekçi değildir; yazıya, müziğe, fotoğrafa, resme bedava ulaşmalıdır tüketici ve bu adeta onun hakkıdır.
Bir müzisyen konserini iptal ettiğinde evine nasıl ekmek götüreceğini sorgulayan gördünüz mü?
Bu konuda en güzel sözü Ogün Sanlısoy söyledi: “Hadi sen yapma işini bugün... Sen bugün kapattın mı dükkanının kepengini? ‘Patron ben gelmiyorum bu hafta işe’ dedin mi? Yanında çalışanlara ‘Üç gün çalışmıyorsunuz, paydos’ dedin mi? Çocuğunun doğum gününü iptal ettin mi iki gün önceki? Düğününü erteleyebildin mi geçen haftaki, ertelemeyene kızabildin mi?”
Hal böyleyken, ikiyüzlülük insanı delirtiyor.
Televizyon programlarında vur patlasın çal oynasın tam gaz devam...
Diziler devam... Yarışma programları devam...
Peki neden müzik susuyor?
Müzik “eğlence” olmadığı halde eğlence gibi geliyor, onu anladık...
Peki televizyon programlarındaki ne?
Bal gibi eğlence. Eğlencenin ta kendisi. Saf eğlence. Onları neden iptal etmiyoruz?
Terör olayları sonrasında fatura sadece müzik sektörüne kesiliyor.
Bu sektörden ekmek yiyen müzisyeninden sahne görevlisine kadar sayısız insanın hayatıyla oynanıyor.
En kolayı konserleri iptal etmek.
Sıkıyorsa televizyon programlarını da iptal edin.
Fakat bu düzen öyle fena ki, en büyük çarkı durdurdun mu diğerleri de duruyor.
Televizyon, burada “en büyük çark” olarak var. O yüzden durmaz.
Bir televizyon programını iptal etsen yaşanacak kayıp öyle büyük ve o kadar çok alanı/insanı etkiliyor ki, kimse televizyon programlarını iptal etmeye cesaret edemiyor, cesaret etmeyi bırak, düşünmüyor bile.
Ama konserler öyle mi?
Müzisyenler aç kalır, beş on organizasyon görevlisi aç kalır o kadar...
O yüzden iptal et gitsin, kes faturayı müzisyene gitsin.
Müzik eğlence değildir.
Müzik etkinliklerini iptal etmeyin kardeşim. Etmeyin.
Merak ediyorum
* Hani Twitter’da hakim gücün internet kolu trollerin damarına basınca, hoşlarına gitmeyen bir paylaşımda bulununca nefesleri kesilinceye kadar küfrediyorlar ya...
Bunun sonu nereye varacak?
* Önlerine geleni ayırt etmeksizin “batı ajanı”, “dış güç”, “vatan haini” diye ezber laflarla damgalıyorlar ya... Bunun sonu nereye varacak?
Temelsiz yalanlarla, palavrayla, küfürle, izan yoksunluğuyla kendileri gibi düşünmeyen insanların üzerine saldırmanın esasında kendilerini yıprattığını ve yıpratacağını söyleyen, uyaran yok mu, hakikaten merak ediyorum.
* İnsan hatası yüzünden olan, yüzlerce kişinin can verdiği, yetkililerin sorumsuzluğu yüzünden olan önlenebilir kazalardan sonra “Takdir-i ilahi” diyenler, hakikaten vicdanen bir hafifleme yaşıyorlar mı?
Hakikaten merak ediyorum.
Paylaş