Fatma Şahin’in yanıtı tatmin etti mi?

Demet Akalın, önceki gün üç kişinin zihinsel engelli olan 16 yaşındaki G.H.’ye, 44 gün boyunca tecavüz ettiği iddiasına Twitter üzerinden isyan etti.

Haberin Devamı

Dedi ki, “44 gün engelli bir kız çocuğuna tecavüz eden üç manyak Allah belanızı versin. Çürüyün. Şu tecavüzcülere el atan devlet adamı kalbimi kazanır. Yürünecekse bu tecavüz için yürürüm. Benimle gelecek bir sürü insan tanıyorum.”
Ardından Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin’e “Bu olaya el atmanız bekleniyor” tweet’ini gönderdi.
Şahin, Twitter üzerinden “Aile Bakanlığı Hukuk Müşavirliği’miz sabahtan bu yana yoğun şekilde çalıştı. Müşavirliğimiz davaya müdahil olarak zanlıların tutuksuz yargılanmasına itiraz etti” yanıtını verdi.
Peki bu yanıt bizi tatmin etti mi?
Ne yazık ki, hayır.
Bakanlık yetkilileri, görevleri icabı böyle bir hukuksuzluk karşısında çalışıyorlar, elbette çalışmak zorundalar... Ancak...
Toplum vicdanı, böyle bir haberden sonra Fatma Şahin’den kuru kuru “müşavirliğimiz zaten çalışmaktadır” cümlesini değil, toplumun kanayan yarası tecavüz konusunda en az vatandaşın gösterdiği kadar büyük bir tepki göstermesini bekliyordu. İnsanı isyan ettiren bir adaletsizliğin Şahin’i de isyan ettirmesini bekliyordu... Olmadı.
Merak ediyorum, Fatma Şahin, Google Trends’e hiç bakıyor mu? Cinsellikle, kadın ve (bunu yazarken utanıyorum) çocuklarla ilgili Türkiye’den yapılan aramaların iğrençliğini, rezilliğini biliyor mu? Bu konuda ne düşünüyor, ne yapıyor... Bu sapkınlığın sebeplerini araştırıyor, sosyologlarla birlikte bu “hastalık”ın tedavileri konusunda bir çalışma yapıyor mu?
En hassas konulara verilen zayıf tepkiler, toplumsal hayal kırıklığı yaratıyor.
Sorunları çözmeden de, o kırıklar bir araya toplanamıyor.

Haberin Devamı

Osmanlı macuncuları... Pembe maskeciler... Yettiniz!

Sevgili telefon operatörleri...
Sevgili Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı...
Sevgili Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı...
Sevgili Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu...
Ocakta yeni yasa çıkacak diye bekledik... Reklam aramalarına, gün içinde gelen SMS’lere, otomatik aramalara düzenleme gelecek dedik.
Google’a “toplu SMS” yazın lütfen, önünüzde onlarca link çıkacak. Bunlar, şirketlerin toplu SMS’ler göndererek reklam yapmasına olanak tanıyan şirketlerin web siteleri. Bildiğiniz, NUMARA TİCARETİ yapıyorlar.
Dahası, mobil operatörler toplu SMS gönderme olanağı tanıyor. Yani cep telefonunuz varsa, bedel ödeyeceksiniz. Ceza çekeceksiniz. İsyan noktasına geleceksiniz.
Cep telefonunuz varsa reklam ve SMS aramaları almaya mecbursunuz.
Biz düzenleme beklerken, işkence katlanarak arttı.
Telefon operatörleri sorumluluk almıyor. Ancak size mesaj gönderene, arayana diyeceksiniz ki “Bu numarayı listenizden çıkarın”...
Peki... Arayalım... Günde ortalama 5 mesaj ve 5 arama alıyoruz. Üstelik reklam arama ve SMS’lerine kapalı olan numaralarda vaziyet bu.
Hadi her gün buna mesai ayırdın diyelim. İşin gücün yok, 10 kere saçma sapan numaraları çevirip, 10 kere “telefonumu listenizden çıkartın, yettiniz” dedin...
Peki üstte yazdığım kurumlar ve bakanlıklar... Bu durum hangi kanuna sığıyor? Hangi kanun benim, HABERLEŞMEK amacıyla sahip olduğum telefonun şirketler tarafından ticaretinin yapılmasına, reklam amaçlı kullanımına imkan tanıyor? Neden bu usulsüzlüğü yapan şirketleri teker teker arayıp isyan etmek zorundayız?
Bir vakit yazmıştım, belki hatırlayanlar olur: 80 yaşındaki babam, bu reklam aramalarından usandığı için artık arayanlara “Erol Bey sizlere ömür kızım” veya “Ben Erol’un babasıyım, onu Brezilya’ya okumaya gönderdik” gibi cevaplar veriyor.
Baktı başa çıkmanın mavra yapmak dışında başka bir yöntemi yok...
Geçenlerde mesaj kutusuna baktım. Mesaj okuyan, gönderen bir adam değildir. Bir ayda biriken toplam mesajı söyleyeyim: 71. Her güne neredeyse 2,5 reklam mesajı düşüyor.
Hangi hakla sevgili operatörler? Hangi hakla muhterem bakanlıklar?
Allah aşkına biriniz çıkın, açıklayın.

Yazarın Tüm Yazıları