Ebru Şallı meselesi

Ebru Şallı, 21 günde selülitlerden kurtulmayı sağlayacağı iddiasıyla bir DVD çıkarmaya hazırlanıyor biliyorsunuz.

Haberin Devamı

Son diyeceğimi başta diyeyim, bence iyi bir iş yapıyor.
Geçmişte “şişman kadın çirkindir” dediği için büyük mesele olmuştu hatırlarsanız.
Ağzından çıkan kelimeleri dikkatli seçmemesinden ötürü kendi kendini kurban etmişti.
Eh, bu kadar çok beslenme rahatsızlığı olan genç varken, insanlar zayıflama deliliğine bu kadar saplanmış, dün de anlattığım “hızlı ama tehlikeli” yollara meyilliyken “yaa lütfen yani, şişman kadınlar kalmasın artık, kabul edin güzel değil işte” gibi basit ve her tarafa çekilecek bir cümleyle kendisini ifade etmesi, doğru değildi.
Bakınız, mesela Dr. Mehmet Öz de Amerikalı kadınlara “kilo verin” çağrısı yapıyor ama bunu “çok çirkin görünüyorsunuz” diyerek yapmıyor tabii.
Kilo verdiklerinde hayatlarında gerçekleşecek değişiklikleri anlatıyor, söylemini bilimsel verilerle destekliyor, yüzlerce, binlerce kadını harekete
geçirmeyi başarıyor.
Sonuç olarak, böyle hassas konularda ağızdan çıkana dikkat etmeli.
Tabii bu konu geçmişte kaldı, tekrar köpürtmeye lüzum yok, zaten herhalde “beyan” konusunda akıllanmıştır tahmin ediyorum.
Bana kalırsa Ebru Şallı’nın esas peşini bırakmayan “lanet” ciddiye alınmamak.
Fakat kendisinin bu konuda bir kabahati yok, bilirsiniz, bizde meslek değiştiren insanlar, yeni mesleklerini icra ederken toplum tarafından dirençle karşılanır. Bilhassa geçmişinizde mankenlik, modellik varsa, yeniden üniversiteye girip uçak mühendisi bile olsanız yeni işinizde kendinizi kabul ettirmeniz hayli zordur. İşte Ebru Şallı’nın esas sıkıntısı budur.

Haberin Devamı

“Direnç” kurbanı

Ebru Şallı’nın derdi işini kötü yapması değil.
Aslına bakarsanız işini iyi yapıyor.
Hatta çok severek, isteyerek yapıyor ve birçok kadına ilham veriyor.
Ebru Şallı ile pilates yapan, spora başlayan kadınların sayısının ne kadar fazla olduğunu bilseniz, şaşarsınız.
Mesela bir tanıdık pilatese onun sayesinde başlamış, şimdi “Daha önce ben hayatımdan bu 40 dakikayı niçin çalmışım ki” diye üzülüyor.
Biraz klişe bir deyiş olacak ama “kadınların hayatlarına dokunuyor” ve fark yaratıyor...
Dolayısıyla onu “canım sıkıldı, tasarımcı oldum” tipi kadınlarla aynı kategoriye koymak da haksızlık olur.
Evvelki gün arkadaşım Esin Övet de yazdı, “Puf puf, çuf, çuf Ebru olarak bilinse de yine de tebrik etmek gerekir” demiş.
Haklı, Ebru kocasının kanatları altına sığınabilir, evinde oturabilir, dediği gibi tasarımcı çantalarını koluna takmak suretiyle gecelerde salınabilirdi.
Burada Ebru Şallı’nın hayatıyla ilgili tercihlerini kutluyor değiliz lakin Şallı, birtakım kadınların hayatına dokunmayı becerdi, kendisini sevmeseniz bile bu hakikati kabul etmek lazım.

Yazarın Tüm Yazıları