Paylaş
1- Konusu itibariyle sizi pek sarmış, hızla okuduğunuz bir kitabın yarısına geldiniz diyelim. “Okunmuş sayfaların sol tarafta yarattığı o kalınlığa bakıp bakıp bundan keyif almak” diye bir hadise var.
Kitap okumaktan zevk almanın büyük bir parçası.
E-kitap aparatı istediği kadar “kitap sayfası hissi” yaratsın, bir önemi yok. O soldaki okunmuş sayfalara bakarken aldığım hazzı verecek mi? Hayır.
2- Kitap okumak plak dinlemekse, e-kitap okumak mp3 dinlemeye benziyor. Şarkıyı dinliyorsun, plaktaki neyse dijital ortamdaki müzik de o ama ruhu yok. Bildiğin, ruhu yok.
Belki yanında 10 plak taşıyamaz, o plakları canının istediği yerde rahatça dinleyemezsin fakat bu önemli değil.
Neticede müzik dinlemek sadece “müzik dinlemek” değil birçoğumuz için. Merasimi hak eden ve baştan sona her saniyesinin değerli olduğu bir deneyim. Mesela, CD’den müzik dinlemekle, Türkiye’nin olmayan opera salonu Süreyya Operası’nın (Başbakan Türkiye’de opera salonu OLMADIĞINI söylemişti de, o açıdan “olmayan”) o müthiş tavanı, altında canlı canlı konser dinlemek bir midir?
Hayatta zaten üç beş (gerçek üç-beş, trilyon değil) küçük zevkimiz kaldı, onu da merasimle yapmadıktan sonra ne anladım ben o hayattan?
3- Okunmuş ve okunmak için alınmış kitaplardan oluşan bir duvarınız var diyelim.
Duvarı boydan boya rafla donatmış, kitaplarınızı özenle yerleştirmişsiniz. (Bu arada yeri gelmişken; www.bookshelfporn.com) Oturuyorsunuz karşısına, manzara izler gibi izliyorsunuz.
Yine, okunan kitabın solundaki sayfaların artması sonucu alınan hazza benzer bir durum söz konusu. Kitaplardan oluşan duvara bakarken resmen zevk alıyorsunuz.
Çantanızda taşıdığınız
e-kitap okuyucuya bakarken veya bilgisayar ekranından kitap okurken de aynısını hissediyor musunuz? İmkansız!
4- Ve son olarak; “E-kitap kitaba karşı” meselesi söz konusu olduğunda hep konuştuklarımız:
Eski kitaplar, eski kitap kokusu, yeni kitap kokusu, kağıt kokusu, kitaba dokunmak, sahaflar, sahafta gezmek, eski kitaplar keşfetmek, kitabevleri, kitabevlerinde gezmek, yeni kitaplar keşfetmek, seyahat esnasında kütüphanelerde vakit geçirmekten alınan zevk...
Tüm bunları yener mi e-kitap?
Mümkün mü Allah aşkına?
Özür Dilerim, Çok Sevdim
Kadınlarla erkeklerin aşkı “gösterme” şekli başkadır, malum. Kadın hassastır, kırılgandır, incelik bekler, “zarif muamele” ister... En “erkeklerden bir beklentim yok” diyen kadın bile beklenti içindedir esasında. Konuşmadan anlaşılmak ister.
Sonuç pek değişmez: Kadın, genelde istediğini elde edemez. Erkek, sanki hislerini söze dökmekten, doğru jestleri bilmekten, kadın ruhunu anlamaktan ve kendini ifade etmekten aciz gibidir.
Kelimelerle aşk yaşayan yazarlar ve şairler, şarkılarla kendini ifade eden erkekler olmasa, kadınlar herhalde “erkek ve aşkın ifadesi” konusunda ümitsizliğe düşerlerdi.
Hiç lafı dolandırmayacağım, gazeteci ve yazar Tolga Akyıldız’ın “Özür Dilerim, Çok Sevdim” kitabını alın, okuyun.
10 yıldır, sadece kadınların değil, insanların ruhundan anlayan çok iyi kalpli bir dostum var benim. Kitabı okuduğunuzda onunla tanışmasanız bile, siz de böyle hissedeceksiniz.
İyi hissedeceksiniz.
Paylaş