Dümen

İnsan yaşadığı günün kavgasını verirken geçmişte neler yaptığını, neler hissettiğini, kararlarını hangi olaylar/koşullara göre verdiğini unutuyor bazen.

Haberin Devamı

Hatırlamamayı tercih ediyor.

Duygusal varlıklarız malum, hislerimiz bugünkü aklımızın içine girip günümüzü mahvetmesin diye...

Aklımız karışmasın, yaşadığımız hayatı sorgulamayalım, verdiğimiz kararların arkasında duralım diye...

“Hatırlamamak” demeyelim esasında onun adına... “İşine geleni, işine geldiği biçimde” hatırlamayı tercih etmek diyelim.

* * *
Arı kovanına çomak sokalım mı bugün?

* * *

Düşünün mesela, bugününüzü etkileyen kararları nasıl verdiniz?

Kendinizi “yetişkin” olarak tanımladığınız günden beri kaç tane karar verdiniz ve bunların kaçının altına bugün de imzanızı atarsınız?

* * *

Bazen geçmişi hatırlamak eski bir fotoğrafa bakmaya benziyor.

Hani üzerinize hiç oturmayan bir kıyafet giymişsinizdir ve “Acaba bunu giyerken ne düşünüyordum” diye içiniz çekilerek bakarsınız o fotoğrafa...

* * *

Haberin Devamı

“Eski siz”e de geçmişte çektirdiğiniz bir fotoğrafa bakar gibi bakıyorsunuz.

“Bu kararları alırken ne düşünüyordum?” diyorsunuz.

Düşünüyorsunuz ama bulamıyorsunuz. “O zaman ben öyleydim” diyemiyorsunuz. Bir türlü o kıyafeti giyerken ne düşündüğünüzü hatırlayamıyorsunuz. O fotoğrafı
çektirirken hissettiklerinizin içine giremiyor, bugünkü duygularınızın içinden çıkıp “o an”a geri dönemiyorsunuz...

Sadece bakıyorsunuz. Bir yabancıya bakar gibi bakıyorsunuz.

* * *
En iyi öğrenme şeklinin “duygularla öğrenme” olduğunu söylerler. Sizi en çok etkileyen, hayatınızı ve karakterinizi şekillendiren olaylar sizi duygusal dünyanızda en çok yıpratmış, sizde en çok etki bırakmış olanlardır.


Çok mutlu olduğunuz zamanları hatırlamakta zorlanırsınız ama mutsuzluklar daha çok yer etmiştir aklınızda.

Daha derin izler bırakmıştır. O mutsuzluklardan ders çıkarmış, kendinize farklı yollar açmışsınızdır.

O mutsuzluk verici anları henüz “deneyim” olarak algılayacak durumda değilken, soranlara ne kadar üzgün olduğunuzu anlatırsınız.

Kalbinizde ağırlık hissederken henüz ders almayı düşünecek durumda değilsinizdir çünkü. Henüz “öğrenme” sürecinin başındasınızdır.

Çok sonra, olanları soranlara bu süreci “deneyim” olarak anlatacaksınızdır...

Haberin Devamı

Geçmişe baktığınızda, o anları yaşarken hissettiklerinizi hatırlamayacaksınızdır... Hafızanızda onlara sadece “sizi hayatta bir basamak yukarı çıkaran, bir adım daha ileri götüren zor zamanlar” olarak yer vermişsinizdir çünkü.

* * *

Sadece hislerle karar verince, gelecek körü olabilirsiniz. Yarını, öbür günü, beş yıl, on yıl sonrasını göremeyecek kadar körleşebilirsiniz.

Unutmamak lazım: Yeşile mor, siyaha beyaz diyecek kadar körseniz, eninde sonunda gerçek renkleri göreceksiniz...

Sadece akıl ve mantığınızı kullanarak karar verdiğinizde ise hislerinizi yok sayar, yine gelecek körü olabilirsiniz.

İleride kalbiniz mantığınızı öyle bastırır ki, bir bakmışsınız tüm kararlarınızı kalbinize, içgüdülerinize göre veriyorsunuz...

Haberin Devamı

Yine yeşile mor, siyaha beyaz diyorsunuz...

Bazen soruyoruz ya kendi kendimize “Niçin dümeni bir türlü doğrultamıyoruz?”

Cevabı uzakta değil aslında: Akılla kalp arasında bir türlü denge tutturamıyoruz.


 

Yazarın Tüm Yazıları