Paylaş
Yoğun saatlerde site sakinlerimiz ayakta kalmakta ve bu da site sakinlerimizin memnuniyetsizliğine sebebiyet oluşturmaktadır.
Bu nedenle; dairelerde ‘yardımcı bayan’ olarak çalışanların ring servisini çok yoğun saatler olan akşam 16-18 ve 19 seferlerinde kullanmamalarını önemle rica ederiz.
Bilgilerinize sunar, iyi günler dileriz. Saygılarımızla...”
* * *
Yukarıda yer verdiğim mektup, önceki gün, İstanbul’da bulunan bir sitenin yönetimi tarafından “yardımcı bayan” olarak tanımladıkları şahısların okuması için yazılmış.
Mektubu, aynı zamanda sitenin bir sakini olan Muratcan Şahinoğlu, blogunda paylaşmış. Üç gündür sosyal medya aracılığıyla yayılan bu mektupla, siz de burun buruna gelmiş olabilirsiniz.
Rahatsız olan site sakinleri ve duyuruyu yazmakta bir sakınca görmeyen site yönetimi için ayrımcılık ne kadar da normalleşmiş. “Madem paramızı ödüyoruz, bizi kölelerimizle aynı yerde taşımayın, kalabalık yapmasınlar kardeşim aaa” diyorlar demek ki.
Bu site yönetimine ve “yardımcı”larla birlikte servis paylaşmaktan rahatsız olan “rezidıns” sakinlerine bir sorum olacak.
Acaba sitenizde ilerleyen dönemlerde “yardımcı baĞyan”lara yönelik bir “colored” tuvalet projesi var mı?
Veya ring seferlerinde “yardımcı baĞyan”ları otobüsün arka kısmında site sakini “beyaz”lardan ayrı olarak arkada oturtmayı düşünüyorlar mı?
“Colored”lara ayrı, “beyaz”lara ayrı giriş kapısı tasarlayacaklar mı?
Çok merak ettik doğrusu.
Anlaşılan o ki, sizler 40’ların, 50’lerin Amerika’sında yaşamalıymışsınız. En azından bu yazdığınız “rica” mektubunu normal karşılayan çok insanla birlikte “elit elit” yaşama imkanı bulabilirmişsiniz.
Fakat ne yazık ki 2013 yılındayız.
Akıl ve mantık kaideleri doğrultusunda yaşamaya çalışan milyonlarca insanın aynı toplu taşıma araçlarını kullandığı bir dönem bu.
Aydınlık insanların ayrımcılığı “anormal” kabul ettiği bir dönem maalesef. Kölelik filan da kalmadı, haberiniz yoksa onu da söyleyeyim.
Hayır, farkında olmayabilirsiniz, hatırlatmak istedim.
Sizi asla affetmeyeceğim
Babamın yaşı 80.
Eğer babama, her gün gidip balığını, sebzesini aldığı Kadıköy’deki mitinge müdahale olduğunu söylemeseydim, biber gazının ortasında kalabilirdi. Çünkü olanlardan haber alabileceği bir kaynak yok. Bilmem kaç yüz tane kanaldan BİRİ BİLE Kadıköy’deki mitingi haber yapma gereği duymadığı için ancak ben söylediğimde haberi oldu. (Twitter da kullanmıyor takdir ederseniz.)
Hazirandaki olaylarda evimize biber gazı girmesin diye kapı altlarını çaputla tıkarken, yine babam evinde her şeyden habersiz uyuyordu. Ben söylemeseydim ertesi gün Kadıköy’e inip, aşırı kullanılan gazın kalıntılarından rahatsızlanacaktı.
(Şimdi, senelerdir her akşam tiryaki gibi izlediği Kelime Oyunu’nun yayından neden kaldırıldığını söylemek istemiyorum.)
Eli kolu sosyal medya sayesinde her yere uzanan, her şeyden haberi anında alan bizler, şanslı sayılırız.
Gece yatmadan evlatlarının üstü açılmış mı diye defalarca kontrol eden ihtimamlı anneler gibi, bir olay söz konusu olduğunda derhal telefona sarılıyoruz ki, evinde televizyon izleyen, kitabını okuyan, arada alışverişini yapmak veya gezmek için sokağa çıkan annelerimizi, babalarımızı devlet şiddetinden koruyabilelim.
Gözü çıkan, hayatı kararan, haksızlığa uğrayan 7’den 70’e tüm insanlar ve canımızdan çok sevdiğimiz büyüklerimize yaptıkları bu adaletsizlikler sebebiyle...
Bu dönemde sözü geçen, gücünü kullanan, emir yağdıran makam sahipleri ve onların uygulayıcıları ile birlikte, olan biten karşısında üç maymunu oynayanları asla ama asla affetmeyeceğim.
Paylaş