Çok sıkıldım!

Alışveriş çılgınlığından: Yılbaşı geliyor ya şimdi, alışveriş yapmayanı dövüyorlar biliyorsunuz.

Haberin Devamı

Gazete ve dergilerden fırlayan kataloglar, sokaklardaki reklamlar, billboard’lar yılbaşı geliyor diye iyice delirmiş AVM’ler ve dükkanlar... İhtiyacımız yoksa bile her gördüğümüzü aldırtmadan rahatlamayacaklar.
Şu yılbaşı bir geçse de kurtulsak. Ciddiyim, “Yılbaşı alışveriş seçenekleri” görmekten kusacağım. Almıyorum arkadaş hediye mediye. Al-mı-yo-rum. Bu sene küçüklüğümde yaptığım gibi evimizin kütüphanesindeki kitapları bir güzel paketleyip yine aile fertlerine hediye edeceğim. Gerçek geri dönüşüm dediğin budur işte. Hem cep dostu hem de kültürel bir faaliyet olur işte, ne güzel. Üstelik ne demişler, iyi kitapları farklı yaşlarda tekrar tekrar okumalı...
Bilmiyorum farkında mısınız ama kredi kartlarının iyice kölesi olduk.
Ay başı dediğin artık “şu borcu biraz hafifleteyim de yeni alışverişlere yelken açayım” anlamına geliyor. Artık kimse “bir şeye ihtiyacım yok, alışveriş yapmayayım” diyemiyor.
Moralin bozuldu, iyileşmek için alışveriş yap, mutlu oldun, bu defa kutlamak için alışveriş yap... Durmadan alışveriş yap. Aman biriktirme harca. Yarın öbür gün satın aldığını bile unutacağın birtakım ürünlerle “almazsam ölürüm” diye aşk yaşa...
Çok rica ediyorum, kredi kartı borcu bulunmayan, maaşından fazla harcamayan, alışveriş çılgınlığına tav olmayan, bir vakitler anne ve babalarımızın yaptığı gibi bir harcayıp üç kenara koyan bir Habitus okuru varsa eğer, bana mail atsın. Kendisini numune insan ilan edeceğim, tüyolar isteyeceğim. Hepimiz faydalanırız.

Haberin Devamı

Borçlarınızın farkında mısınız?

İstanbul’da yaşıyor ve otomobilinizi park etmek için sokakları sıklıkla kullanıyorsanız kırmızı alarm veriyorum sevgili borç yaptığından haberi olmayan Habitus okuru.
Bakınız evvelki gün otomobilimi İspark’ın “sokağı sağlı sollu otopark yaptık”larından birine park ettim. Görevli fişimi yazarken, sistemde geçmişe ait borcumun göründüğünü söyledi.
Ha, bana sorsanız borcum yok, çünkü her sorumlu vatandaş gibi, otomobilimi park ederken sokağın bir ucundan ışınlanma teknolojisini kullanarak gelen şahin gözlü görevliyi –üç milisaniye geç kalsa bile- bekler, neyse otopark ücreti öderim. Haliyle “Ne borcuymuş bu?” dedim.
Görevli, borçların ne zamana ait olduğunu elindeki aletten göremediğini, İspark’ın merkezinden bilgi alabileceğimi söyledi.
Zira aldım da. Efendim, özetle mesele şu: Görevli gelmemiştir, siz bulunduğunuz yerin İspark olduğunu fark etmemişsinizdir, mühim değil. Her türlü durumda otopark ücreti “ödenmemiş” olarak sisteme geçiyor. Yol kenarı sandığınız yerler konusunda dikkatli olun derim, fark etmeden borç biriktiriyor olabilirsiniz.
İspark’ta tüm borçların kayıt-
ları mevcut, park edip de ödemediğiniz yerler, sorduğunuzda semt semt önünüze dökülüyor.
İtiraz edeceğim nokta şu: Bu sistem niçin araç sahibine bilgi vermeden otopark ücreti kesiyor ve biz bunu tesadüfen öğreniyoruz? Görevli söylemese, ben 2010’da haberim olmadan yaptığım “borç”ları kim bilir ne zaman öğrenecektim. Çok mu zor cama bir “ücretiniz kesilmiştir” sıkıştırmak?

Yazarın Tüm Yazıları