Paylaş
Saçmalamaz mısınız lütfen. Angie kardeş mükemmel kadın timsali ve “o bile aldatılıyorsa” biz de rahat bir nefes mi almalıyız, bu mudur yani?
Periyodik olarak çıkan UFO haberlerinden... Kimliği belirsiz bir obje veya sonradan meteoroloji balonu olduğu fark edilecek bir cisim görülmediyse de bu aralar, geçmişe yönelik haberler okuyoruz. şu uzaylılar bir gelse de rahatlasak. Artık beynimize çip mi takarlar, ameliyatla iç organlarımızı mı araştırırlar bilmem. Ama yalvarıyorum gelsinler, her şeye razıyım. Bir 30 sene daha “UFO görüldü” haberi okumak istemiyorum.
Boyalı kadın saçlarından. Artık saç boyatma yaşı da 15’e indi ya, hayırlı olsun. Ne gerek var yahu. Senin o saç daha gelişimini tamamlamamıştır ki sevgili 15’lik Habitus okuru. Önce bir büyü. Lütfen yapma. O saçı boyama. Habitus ablanı dinle. Biz boyattık da ne oldu. Kuaföre verdiğim paraları biriktirseydim şu anda sana Kanarya Adaları’ndan bildiriyor olurdum. Emekliliğimde rahat yaşardım. Bence hayatlarında saçlarına hiç boya değmemiş kadınların sadece saçlarını değil, kendilerini komple duvara çerçeveletip asmalıyız.
Saç demişken; (bende saç muhabbeti bitmez) “Saçınızı mahvetmişler” diyen kuaförlerden ölesiye sıkıldım. Kardeş, sen fönünü çeksene. Bi’ sussana. Sinirimi bozmasana. Ben güzelleşeceğim diye geliyorum sana, sen bana “saçınızı mahvetmişler” diyorsun. Az sonra ben seni mahvedeceğim, haberin yok. Çok net konuşuyorum, saçı eline alıp, bir başka kuaförün yaptığı müdahaleye çamur atmayan bir kuaför varsa şu dünyada eğer, getirin, onu yaşatacağım. Ömrüm boyunca yanımdan ayırmayacağım.
“Mühim” insanlardan. Ah yarabbi, herkes kendi yaptığı işi en önemli, en ulaşılmaz, en benzersiz sanıyor. Kimse burnundan kıl aldırmıyor. Ortalık kibirden yıkılıyor! Ooof, of çok sıkıldım.
Madem öyle, yeni trendi de açıklıyorum:
Mülayimliğe dönüş!
Geliyor, geliyor, Ajda Ajda geliyor!
Bütün hafta kendimi tuttum. Ajda Pekkan’la birlikte evinde otururken, birlikte fotoğraf çektirirken, sohbet ederken, kuaföre giderken onlarca fotoğraf çekeyim istedim. Twitter’a “şu anda Ajda Pekkan’ın evindeyim”, “şu anda inanılmaz anlar yaşamaktayız”, “şu anda köpeği Apple elimi yalıyor”, “şu anda beraber kuaföre gitmekteyiz” minvalinde tweetler gireyim, iki gün boyunca başımdan geçenleri an be an aktarayım istedim ama hayır efendim!
Hepsini Pazartesi Sendromu’na sakladım.
Evet, pazartesi günü yarı anı-yarı röportaj tadında bir Pazartesi Sendromu okuyacaksınız. Önce her zamanki gibi soru-cevap yazayım dedim ancak büyük bir kısmı Ajda’nın evinde geçen iki günden bahsediyoruz! Resmen anılarım var! Ciddiyim; işin soru-cevap kısmı, birlikte geçirdiğimiz sürenin 1/78’i filan olabilir. O sebepten ötürü bu defa enteresan bir “sendrom” olacak bu. Anılar-3.
Çok sevgili Cengiz Semercioğlu şimdi okyanus ötesinde Güney Amerika’larda dolaşmakta, ona buradan öpücüklerimi yolluyorum.
Sen olmasan bu iş olmazdı Cengiz! Ajda, çok yakında karşılaşacağınız sürpriz projelerinden tutun da kendine olan bakışına, çok şey anlattı.
Hepsi bu pazartesi “Pazartesi Sendromu”nda!
Bekleyiniz efendim...
Lady Gaga=Dilber Hala
Lady Gaga kardeşimi takdir mi edeyim nefret mi edeyim bilemiyorum ama bildiğim tek şey var ki o da, o kadar kasmasına rağmen kendisinde bir “teyzelik” olması. Kızımız 1986 doğumlu ama bunu kabul etmemekle birlikte ısrar ediyorum, kendisinde kesinlikle belirli bir miktarda teyzelik mevcut.
“Lady Gaga’daki teyzeliğin kaynağını bulamıyorum” dediğimde her tweet’i ayrı bir alem olan kendimdedeğilim’den bir cevap geldi ki, gülmekten tıkandım, bence bunu tüm dünyanın duyması lazım!
“Dudaklarını Dilber Hala gibi büzüyor da ondan!”
Paylaş