Paylaş
Örnek: Eğer çıt çıt tweet atmasaydı bir siyasetçimizin “gavur” kelimesini rahatlıkla kullanabilen bir siyasetçi olduğunu nereden bilecektik?
Biz saf saf siyasetçilerimizin dil, din, ırk, etnik köken ayırmadan vatandaşını sevdiğini, “yabancı” değerlendirdiği vatandaşları, canı öyle istediği, daha doğrusu aklının çalışma mekanizması öyle buyurduğu için vatan haini ilan ettiğini bilmeyecektik.
Ne demişti, hatırlayalım: “Elin gâvuruna neden Türkiye’yi karıştırıyorsun diyemem, adam gavur. Ancak bunlara uyan kimler varsa bu gece kafalarını yastığa koyunca düşünsün.”
(Ayrıca, MESELA, işadamı uçağıyla “bedava” umreye giden de, sizin deyiminizle “elin “gavuru”ydu, değil mi bayım. Bedava umre baldan tatlı diyorlar...)
-Bilhassa danışmanların çıt çıt Tweet atması pek faydalıdır zira sosyal medyadan nasıl da anlamadıklarını tüm Twitter alemine ilan ederler.
Okuyan kişiyi “Aman Yarabbi, sosyal medyaya hakim olmayan; toplumsal olayları objektif bakarak, sağduyuyla değil, “bir partinin işine geleceği yönden nasıl aktaran bir danışman nasıl olur?” sorusu eşliğinde isyan ettirir.
Küçük hesaplar uğruna bir memleket nasıl çürütülür, çürüme sürecinde nasıl lokomotif olunur, okullarda ders diye okutulacak niteliklere sahip olduklarını gösterdikleri için çıt çıt Tweet atmaları pek faydalıdır.
Ağlayalım...
-National Geographic Channel’da “Kıyameti Bekleyenler” isimli bir belgesel var biliyorsunuz.
Bizim gibi gündemleri olmadığı için canları sıkılan ve “YA BİR GÜN KUTUPLAR TERS DÖNERSE... KENDİMİZİ SAĞLAMA ALMALIYIZ!!” diye endişelenen dostlarımız kendilerini ve ailelerini olası bir felakete hazırlıyor.
Sığınak yapıyorlar, sığınaklarına yiyecek ve silah zulalıyorlar, hayatta kalma yöntemlerini öğrenmeye bir ömür vakfediyorlar...
Bu programı izledikten sonra “DEPREM OLURSA BAKARIZ YEAE” zihniyetiyle yaşayan insanlar olarak başucumuzda duran el feneri ve düdüğe bakıp ağlayalım.Dileyenler yataklarının altlarında duran su zulası ve kuru bisküvilere bakıp ağlayabilir.
-Pahalı semtlerde, rantı yüksek olan bölgelere “çok tehlikeli binalarda oturuyorsunuz, çünkü eski, her an yıkılabilir” anlayışıyla yaklaşan müteahhitlik firmalarının neredeyse kağıttan evlerde oturan ama inşaattan pahalı semtteki kadar kazanmayacakları aşikar olan semtlere uğramamalarına bakıp ağlayalım.
Pahalı semtleri para kazanmak için yıkıp yenilemeye dönüşen “kentsel dönüşüm”e bakıp ağlayalım.
Dileyenler 30 metrekare küçülen evlerine de ağlayabilir.
-“Ünlülerin arsız Tweet’lere verdiği cevaplar” videoları pek güzel ama daha önce bu işi Jimmy Kimmel yapmasaymış iyiymiş...
Ha, bizimkilerin “arsız” tweet’leri ve ünlülerin verdikleri cevaplar daha eğlenceli olmuş, pek güzel. Fakat bana kalırsa “Yapılmışını aldık, kendimize uyguladık” ülkesinde birçok kişinin bu projeyi “Yav bizimkiler ne güzel fikir bulmuşlar, çok orijinal, helal yaea!” hisleriyle izleyecek olmasına bence rahatlıkla ağlayabiliriz.
Paylaş