Paylaş
Diyor ki PTT, “Doğumdan ölüme kadar hayatın her anında varlıklarını hissettiğimiz, bizi biz yapan değerli kadınlarımızın Dünya Kadınlar Günü kutlu olsun.”
Erkeklerin dünyasında var olmaya çalışan biz zavallı kadınların varlıklarını hissettiğiniz için teşekkür ederiz PTT. Ya hissetmeseydiniz ne olacaktı?
Kendinizi zorlasanız, daha eril bir 8 Mart kutlama cümlesi yazamazdınız. Tebrik ediyorum.
Herhalde bir grup erkek bir araya geldiniz, “Bilinçaltımızı kabak gibi açık edecek bir mesaj yazalım” dediniz.
Kadın, fezadan gönderilen ve erkeklerin zamanla varlıklarına alıştığı, hayatı kolaylaştırmaya yarayan bir tür dünya dışı varlık sanki.
Veya teknolojik bir robot, doğumdan ölüme kadar erkeklerin hayatını düzenlemek için yapılmışlar, iyi ki varlar. Kuluçka makinesi gibi çalışıyor, temizlik robotu gibi hayat kolaylaştırıyorlar.
“Hayatın her anında varlıklarını hissettiğimiz” öyle bir söz ki, kelime bulamıyorum tuhaflığını anlatabilmek için.
Tuhaf ama, birçok erkek için normal sözler. Kadını ancak anne olduğunda, “kadınlık görevlerini” yerine getirdiğinde, evinin hanımı olduğunda kadından sayan anlayış için normal. Dolayısıyla yüksek ihtimalle bu mesajı yazanlar neye karşı çıktığımızı tam olarak algılayamasa, şaşırmayız.
Erkek egemen dünyamızda yerleşik kadın algısı öyle problemli ki, ifadede yanlış bir şey yok gibi görünebilir.
Saf övgü ve iyi niyet içeriyor gibi görünebilir. Problemli algı “normal algı” haline geldiği için...
Kadınların yeri “Erkek egemen dünyada erkekten sonra gelen canlı” olarak, yine erkekler tarafından belirlendiği için, bu 8 Mart mesajı, güzel bir mesaj gibi görünebilir.
Görünmemeli oysa. Kadının, erkeğin hayatında bir unsur olarak algılandığı bakış açısı, gerçekçi bir bakış açısı değil.
Erkekler buna öylesine yapışmış durumda ki, dillerine yansıyan sözlerin arızasını bile fark edemiyorlar.
İyi bir laf ederken de, küfür ederken de yapışıyorlar erkek dünyalarına, tek vücut oluyorlar adeta.
“Adam ol” doğru bir mesaj değil
Uludağ’ın mesajına gelelim. Güzel ve etkileyici mesajının önündeki “adam ol” ifadesi, erkek egemen dünyanın dile yansımasının bir diğer örneği.
Uludağ, “İnsan ol” dese, erkekler üzerinde aynı etkiyi yaratmayacağının farkında, bu sebeple toplumun “erkek tarafına” vereceği mesajın altını ancak “adam ol” ile çizebiliyor.
Bir adama “kadın gibisin” derseniz üzerinize yürür.
Fakat “adam gibisin” dediğinizde yüzüne Kenan İmirzalıoğlu gülüşü yayılır.
Biri hakaretken, diğeri hindi gibi kabarmasına sebep olur.
“Adam ol”, “düzgün, vicdanlı, iyi kalpli insan ol”un Türkçesi haline gelmiş. Benzer bir ilan söz konusu olsa, altına “kadın ol” yazsak ne manasız görünürdü, değil mi?
“Adam ol”, her tarafından testosteron fışkıran kültürün, “güzellik, iyilik, vicdanlılık” tanımı.
Kadının zayıf, korunacak kollanacak bir varlık olmasının ifadeye sinmiş hali.
Ahlakın, namusun, iffetin erkeğin değil, kadının iki bacağının arasında, eteğinin boyunda aranmasının kültüre ve dile sinmiş hali.
Önce kadın ve erkek algısı değişecek ki dilimiz değişsin.
Ancak değiştiği zaman 8 Mart’ta eril kutlama mesajları görmekten kurtulacağız.
Hatta bakarsınız kadına dair bir gün kutlamasına gerek kalmaz. Veya biz kutlayacaksak, erkeklerin de bir “günü” olur.
8 Mart Emekçi Kadınlar Günü vesilesiyle doktor, mühendis, bilim adamı, gazeteci, reklamcı, iletişimci, devlet memuru, bakan, milletvekili olmuş...
Annelik, eşlik, ev hanımlığı, komşuluk “görevlerini” ihmal etmiş kadınlara selam olsun.
Bu dünyayı ancak çalışan kadınlar değiştirecek.
Paylaş