Bu bayram böyle...

Bu bayram biraz hüzünlü. Yok, hiç öyle “Nerede o eski bayramlar”dan girip “Bayramın eski tadı yok”tan çıkmayacağım.

Haberin Devamı

Aileyle birlikte zaman geçirmek için bahane olan, iyi duygular yaratan her zaman dilimi güzel.
“Çekirdek aile” sınırları içinde bayramlar eskiden ne ise, şimdi de o.
Beni hüzünlendiren konu, birileri güç savaşı yapacak diye rüzgarla sağa sola savrulan kuru yaprağa benzer hallerimiz.
Önümüzü göremediğimiz, belirsizlik bulutu içinde debelendiğimiz bir dönemde oluşumuz...
Birileri güç savaşı yapacak diye birbirimize düşman edilişimiz, yok yere düşman edilişimiz, yalanla düşman edilişimiz...
Birileri kendi gücünü koruyacak, kendi arzularını gerçekleştirecek diye oyuncak edilen koskoca bir ülke...
Bir yandan eşitlik mesajı verirken, öte yandan kutuplaştırıcı dil oy konusunda daha çok işe yaradığı için bunu kullanmaktan çekinmeyen siyasetçiler...
Etik kuralları olmadığını açık açık göstererek oynayan, bir gün “siyah” diyen, sonra tepki alınca “Yalan konuşmayın, ben siyah demedim, kara dedim” diye karşısındakini yalancılıkla suçlayan adamların kişisel hesapları yüzünden oyuncak olmuş 77 milyon...
İşsizlik, eğitim kalitesizliği, deprem gibi çok önemli sorunlar varken bunları bir kenara bırakıp elindeki parayı seçime, otoyol kenarlarındaki duvarlara ekilen çiçeklere, ultra lüks makam araçlarına ayıran devlet yetkilileri...
Savaştan kaçan ve çaresizlikten ne yapacağını şaşırmış, canları pahasına bu coğrafyadan uzaklaşan insanlar...
Bir yanda onların çaresizliği var, bir yanda da aşırı üretim yapılan bir dünya. Herkesin rahat rahat doymasına yetecek kadar yiyecek üretilirken, bunun sadece cebinde verecek parası olana sunulması... Üretimden geriye kalan, satılmayan ne varsa çöpe giden, para ile dönen acımasız bir dünya.
Bunları düşününce hüzünlü geliyor bayram.
Eğitim, deprem, azgelişmişlik, toplum içindeki kutuplaşma, gelir ve imkan uçurumları gibi gerçek sorunlarla uğraşamayıp kendi derdine düşmüşlerin ve kendi ihtiyaçları doğrultusunda tüm ülkeyi tasarlamaya çalışanların elinde oyuncak olduğumuz bir bayram bu.

***

Gerçek öncelikleri belirleyememenin hayati sonuçları olur.
Bunları hepimiz görüyor, yaşıyoruz.
Bugün, önceliklerimiz fena halde karışmış durumda. Herkes boğuluyor ama “ben boğulmuyorum” hayaline kapılanlar, kendilerine hayali bir sandal yaratmışlar, onun üzerinde duruyorlar.
Yapabildikleri tek şey sosyal medya aracılığıyla “Pes ya, yuh, bu kadar mı olur!” ve benzeri cümlelerle tepki vermek. Sonra hayali sandallarının yalancı huzuruna geri dönmek.
Fakat farkında değiller ki, kişisel hesapları yüzünden milyonlarca insanın hayatıyla oynayan kötülerin varlığında, üzerinde durdukları sandalların hepsi hayal...
İnsanlar yaşamak, büyümek, ilerlemek için hayali değil, gerçek sandallar üzerinde durmaya ihtiyaç duyarlar.
Sandal metaforunun, yerine istediğinizi koyun... Evlerinizi, işlerinizi, ailelerinizi, toplumsal huzuru, refahı, barışı... Sağlam olması gereken ama siyasetçiler yüzünden bile bile sallanan ne varsa hepsini koyabilirsiniz.
Kişisel güç için milyonlarca insanın hayatıyla oynayan, onları hayali sandallara hapseden kötü insanlardan uzak bayramlar olsun...
Belki bugün değil ama ileride...

Yazarın Tüm Yazıları