Paylaş
Yıllardır saklanan sırların ortaya çıkışının en büyük nedeni, ekim itibariyle #metoo hashtag’iyle kadınların sosyal ve iş hayatında uğradığı tacizleri paylaştığı hareket...
Güney Afrika’dan İsveç’e, Almanya’dan Avustralya’ya yayıldı ve kadınların öfkesi daha uzun dönem duracak gibi görünmüyor.
Büyük bir değişime önayak olacak bir sürecin içinde yaşıyoruz.
Daha doğrusu “yaşıyor olabiliriz” diye ümit ediyoruz, zira bu hareketin henüz hakkıyla karşılık bulmadığı yerler de var, ülkemiz gibi.
Amerika’da ve diğer pek çok ülkede #metoo hareketi gösteriyor ki artık taciz kapalı kapılar ardında kalan, kadınları hayatı boyunca travma sahibi yapan, korkutan bir konu olmaktan çıkıyor.
Hiyerarşi sıralamasında kendinden aşağıda olan genç kadınlara akıl almaz münasebetsizlikler yapan “güçlü” adamlar sahip oldukları mevki ve para sayesinde saklanamıyor artık.
Neredeyse sayamayacağımız kadar fazla sayıya ulaşan, Hollywood’dan politika sahnesine, şirketlerin yönetici katlarına kadar yayılmış suistimaller bir bir ortaya çıkıyor, elbette bu daha buzdağının görünen kısmı.
Son olarak Bill Clinton’a yönelik yeni iddialar var, Mad Men’in eski yazarlarından Kater Gordon ise yapımcı Matthew Weiner’ın, birlikte çalıştıkları dönemde “Önünde soyunmasını istediği” iddiasını gündeme taşıdı.
Weiner bu iddiayı reddediyor, Gordon ise modernalliance.com adında bir sosyal sorumluluk platformu kurdu, cinsel taciz mağdurları ve bu konuda çalışan tüm organizasyonları bir çatı altında toplamayı amaçlıyor.
Kadınlar artık sessizliğin güvenli hapishanesinde yaşam boyu ceza çekmek zorunda hissetmiyorlar.
Susmanın en büyük nedeni, güçlü adamların altında ezilmek, kovulmak, onlar tarafından itibarsızlaştırılmak, bir daha iş bulamamak, sicilin “kirlenmesi” gibi nedenlerdi.
Esas sicili kirlenecek olanlar ellerini kollarını sallayarak bir yandan büyük işler yapmaya devam ediyor, öte yandan genç kadınları taciz etme “keyiflerini” de sonuna kadar yaşıyorlardı.
Şimdi bu özgürlük ellerinden alındı.
Bu sosyal hareket sayesinde, kadın çalışanlarına uygunsuz davranmaya kalkan “patron”lar bundan sonra bir kez daha düşünecek.
Evdeki karısını, çocuklarını, yıllarca ilmek ilmek ördüğü itibarını kaybetmekten korkacak.
Bu sefer korku, kadınları değil, erkekleri esir alacak.
Mevki sahibi erkeklerin, karşılarına oturan genç kadınlara, “nasılsa kariyeri elimde” motivasyonuyla uygunsuz davranışlar göstermeden, cinsel imalarla “sohbet” etmeden önce frene basmaları için bir neden var artık:
Korku. Daha önce hiç hissetmemişlerdi, biraz tadına baksınlar bakalım.
Türkiye’de durum ne?
Bu hareketin ülkemizde Amerika’da bulduğu karşılığı bulması biraz zor.
Bugün zirvede olan genç bir oyuncu, Gal Gadot’un yaptığı gibi “Yapımcı Brett Ratner kovulmadan Wonder Woman’ın devam filmlerinde oynamam” deme gücünü hisseder mi? Türkiye, ne yazık ki “Kim bilir ne yaptın da taciz ettirdin kendini”cilerin hayli kalabalık olduğu ve kadınların bu baskıyı üzerlerinde hissettiği bir ülke.
Tacizi anlatan kadını dinlemekten zevk alanların ve hemen ardından kadını suçlayanların at koşturduğu bir yer.
Kadınlar, zaten halihazırda yaşadıkları bir taciz travmasını, bir de anlattıktan sonra taciz edilmemek için anlatmıyor.
Geçmişe gömüyor, bu travmayla yaşamayı daha güvenli buluyorlar.
Kadınlar bir olup bu iğrenç sistemi değiştirmedikçe, Türkiye’de gücünü suistimal eden adamlar Kevin Spacey’lerin, Harvey Weinstein’lerin ayıklandığı gibi ayıklanamayacak.
Belki başlangıç taciz konusunda değil ama işgücü sömürüsü açısından olur, sonra taciz konusuna kadar yürür.
Bu iki konu kadınların sosyal ve iş yaşamını baltalayan en önemli iki neden.
Sosyal medya taciz konusunda tarihi bir fırsata aracılık ediyor.
Kadınların en büyük yarasını tedavi etme potansiyeli taşıyan bir sosyal hareketi bakalım Türkiye yakalayacak mı...
Paylaş