Bir ön-14 Şubat yazısı

Zevc ile zevceler günü bu cumartesi fakat yazı günüm değil maalesef, o yüzden önden önden geleyim dedim.

Haberin Devamı

Biliyorsunuz bu malum günün en büyük derdi hediye almak.

Şimdi “kapitalist düzenin oyunları bunlar efendim” diye girmek istiyorum ama işi bozmayalım, siz yine hediyenizi alınız.

Zaten zengin koca meraklıları dışındaki kadınlar sadece “düşünce” bekler, pahada ağır bir armağan değil. O yüzden bu hediye işine öyle pek “tüketim toplumuyuz, vek vek” diye girmeye gerek yok.

Pahalı bir şey alacaksanız da ona biraz “his” katınız siz sevgili Issız Adam’lar,      havyarbardemler.

Mesela sevgilinize peluş ayıcıktan çıkan bir tektaş ve kırmızı gülle gidecekseniz hiç gerek yok, şimdiden söyleyeyim. Kız kafanızda paralar valla.

“Kafan bu kadar mı çalışıyor be granit adam” diye.

“Ne alacağım yahu?” demeyin, seçenek çok...

Biraz mesai harcamanız lazım sadece.

Mesela ortası kırık bir gül alın. Sonra blokflüt çalarak dizlerinizin üzerine çökün. Tektaşı sonra cebinizden çıkarırsınız. Bakınız, hem esprili, hem yaratıcı.

Ya da bir arkadaşınızı ayarlayın, videoya çeksin sizi. Sevgilinizle ilgili planlarınızı anlatın. Anlatırken de 40 yıllık ilişkinize dair “Zevce Hanım’la seviyeli bir birlikteliğimiz var eheh ehöh tabii” diye cümleler kurun. (Röportaj yapan şöhretli adam kafası. Şahan bile Doğa’yla ilişkisini anlatırken Doğa Hanım dedi ya, diyecek bir şeyim kalmadı, sözlerim tükendi adeta. Ayrıca birlikteliğin likit mi Şahan’cığım? Seviye diyorsun da sorayım dedim.)

Ne bileyim, düşünün işte yahu.

Öte yandan piyasada “düşünülmüşü” de var halihazırda, isterseniz onlara bir göz atın. SPA’da romantik bir gün, mum ışığında akşam yemeği, üst-baş, cep telefonu, Playstation, Wii falan filan... Bunlar olur.

Fakat...

Öyle hediye seçenekleri gördüm ki, dedim, herhalde artık bu insanlar çıldırmış olmalı!

Mesela, sevgilime taşınabilir ısıtıcı almalıymışım.

Yok artık.

Romantik kategorisinde olabilecek tek ısıtıcı şömine yahu!

Bekar evi ısıtıcısının nasıl bir romantizmi olabilir?

Eğri oturalım doğru konuşalım şimdi.

Taşınabilir ısıtıcıyla Sevgililer Günü’nün bir alakası yok! Yok!

Sonra, sevgilime doğal çay alacakmışım!

14 Şubat Detoksçular Günü mü bu?

Şarap içeriz ayol.

Ayrıca sevgilim bana çay alsa o çay poşetlerini ağzına tıkarım.

Peki ya sucuk önerisine ne demeli? Karşılıklı sucuk yemek? Ahhah yok artık.

Sucukları yiyip birbirinize hoh mu yapacağız?

İsterseniz Şampiyon’da ekmek arası romantik bir kokoreç yiyelim? Ya da bol sarmısaklı yoğurtlu bir mantı?? Libido katili gibi.

Neyse, sonra, bir diğer seçenek; cinsel performansı artırıcı doğal destek alacakmışım.

Tenasül uzuvlarına hakarettir efendim bu! “Kuşun kalkmaz” der gibi, “Soğuk kadın” der gibi.

Ne ayıp.

Sonracığıma, el kremi alacakmışım sevgilime. “Sevgilim, cildin adeta bir hipopotam derisi, fil derisi” der gibi.

Ne ayıp.

Siz iyisi mi sevgilinizin uzun zamandır almak istediği bir şey bulun. En yakın arkadaşım sevgilisine doğum gününde epeydir hayalini kurduğu gitarı hediye etmişti. Kutuyu açtığı anda fotoğrafını çektik.

İşte o fotoğraf mutluluğun resmiydi.

Haberin Devamı

Bu afişte bir terslik var!

Haberin Devamı

THY’nin Kevin Costner’lı reklam filmini izlemeyen kalmamıştır herhalde. Peki billboard’larda asılı afişlerini gördünüz mü? Peki bir terslik fark ettiniz mi? Etmediyseniz ettireyim.

Şimdi bu reklam, THY’nin först klas, bizinıs demeden tüm yolcularına adeta bir starmışçasına özel muamele yapmasıyla ilgili, değil mi?

Evet.

Peki afişte ne görüyoruz? “Star” olan birinin kendini “sıradan” hissetmesini.

Şimdi reklam filminde Kevin Costner’ı seyahat ederken ve doğal olarak star muamelesi görürken izliyoruz. Efendim sonra ne oluyor, reklam biterken bir Shyamalan manevrasıyla “meğer Kevin Costner ölüymüş” değil tabii, star muamelesi gören herhangi bir yolcuymuş, onu anlıyoruz.

Bu kurguya paralel olarak, afişte yolcu koltuğunda padişah gibi oturan Badigart’ın camdaki yansıması “normal adam”.

Şimdi bu afişten Kevin Costner THY ile uçarsa kendini “sıradan” hissedecek gibi bir çıkarım oluyor. Dolayısıyla reklam filminin aksine, afişte camdan yansıyan adam Kevin Costner olmalıydı. Bir yandan THY’yi de anlamak lazım. Afişin odağı, başrolü sıradan adam olacak, camdaki yansımaya da Costner’ın fotoğrafını Photoshop’la dekupe edecek değillerdi.

Sen koskoca Kevin Costner’ı getir, sonra kafasını afişe oturt. Olmaz tabii. Neyse totalde güzel olmuş. Yani her şey olmuş ama afiş olmamış.

Yazarın Tüm Yazıları